Dijital Ürünler #120
Dijital Ürünler'in 120. sayısından herkese merhaba! 5 Temmuz'da 'Ağustos ayında görüşmek üzere' diyerek kısa bir ara vermiştim, ay ortasına geldik bile ve 120. sayısıyla yeniden beraberiz.
#120'de sadece son 2 hafta gördüklerimi değil, aradan geçen sürede gördüğüm ve 'bu e-bültene cuk oturur' dediğim konu başlıklarını da bulabileceksiniz. Yine ilgi duyacağınız ve ilham alacağınız içerikler olacağına eminim. Peki #120'de neler var...
Günümüz yatırım dünyasında kritik bir yerde duran SPV'ler ve Avrupa'nın öne çıkan SPV platformu Bunch, Starbucks'ın web3 vizyonu ve bu vizyonun düşündürdükleri, MoonPay'den NFT ürünü HyperMint ve Zapier'in büyük abisi Pipedream, Pantera fonunun 2013'de Bitcoin tahminleri ve bugüne dair yorumları, bir yanda fon kuran bir yanda 'fraud' yapan medya kanalları ve dahası...
Girişi sonlandırmadan hemen önce Dijital Ürünler - Yetenek Kolektifi‘nde; Dijital Ürünler komünitesiyle iş ilanlarınızı paylaşabileceğinizi de hatırlatıyorum. Aktif iş ilanları e-bültenin sonunda sizi bekliyor, neydi bu yetenek kolektifi diyenler için de detaylar burada.
Keyifli okumalar! Dijital Ürünler'i arkadaşlarınızla paylaşmayı da unutmayın.
SPV'lerin geleceği ve Avrupa'dan dikkat çeken oyuncu: Bunch
SPV nedir ile başlamak gerekirse; 'Special Purpose Vehicles' kısaltmasından gelen ve şirketlere ortak olmak üzere kurulan yeni bir şirket şeklinde özetleyebileceğim SPV'ler proje finansmanı ya da seküritizasyon kredileri gibi çok farklı sebeplerle tercih edilebiliyor. E-bültende dijital ürünler dünyasında SPV'lere deyineceğime göre; bir startup'ın yüzde x hissesine sahip olan bir SPV ve o SPV'nin de çok sayıda ortağı olabileceğini kafanızda canlandırabilirsiniz. Yani siz bir SPV'ye yüzde x oranda ortak olmak üzere para veriyorsunuz, o SPV de bir startup'ın yüzde x'ine ortak oluyor. Her bir SPV hangi startup'a ve ne koşullarda ortak olacak detayı da en başından belli. Son ama belki de en önemli detay ise SPV'lerin kuruluşta belirli bir komisyon bedeli ile yatırımcılarından topladıkları paradan ve/veya elde edilen kardan (yatırım yapılan startup'tan) gelir elde etmesi.
Şimdi tüm bu detaylardan sonra; hatırlarsanız önceki sayılarda VC dünyasının şekil değiştirdiğinden uzun uzun bahsetmiştim. Solo VC yani bireysel yatırımcıların önem kazanması da bu değişimin en önemli parçalarından biriydi. Solo VC'lerin tercih etmesi en olası yatırım yöntemlerinden birisi de SPV'ler. Şunun da altını çizmek gerekiyor ki resmin önemli parçası startup'ların da ortak onlarca onlarca/yüzlerce farklı ismi 'sırtında taşımaktansa' tek bir şirketle (SPV) ortak olması da çok daha tercih edilesi. Ve SPV'ler tahmin edebileceğiniz gibi AngelList ve Stonks gibi platformların da tercihi oluyor. Tabii SPV'ler startup'lar dışında çok sayıda 'private market' enstrümanı için de pekala kullanılabilir/kullanılıyor.
Bu kadar SPV demişken; geçtiğimiz haftalarda aldığı 7 milyon euro yatırımla dikkatimi geçen Bunch, SPV'leri merkezine koyan bir platform olarak öne çıkıyor. Bunch ile tüm hukuki altyapısı hazır SPV oluşturmak, buraya yatırımcıları on-board etmek, portfolyo takibini yatırımcılarınıza sunmak ve vergilendirmeyi kolayca yine Bunch üstünde çözmek mümkün. Banka entegasyonu da bulunan Bunch'ın 500'ün üzerinde yatırımcısı (SPV'lerinin yatırımcısı) ve 150 milyon euro fon büyüklüğü var. Bunch tüm bu metriklere 3 ay içinde ve sadece Almanya ile Hollanda'da hizmet vererek erişmeyi başarmış.
Son olarak ülkemizde startup hukuku ve vergilendirmesinde güzel adımlar atıldı, atılıyor. SPV gibi modellerin de hukuken çok daha uygulanabilir olması, halihazırdaki kitle fonlaması platformlarına entegre edilmesi dileğiyle diyerek bitiriyorum.
Starbucks'ın web3 vizyonu (ya da web2.5 mi demeli)
Cüzdan ve sadakat uygulamalarında Apple gibi teknoloji devlerinin de önünde konumlanan Starbucks, şirket içindeki CEO değişimiyle beraber web3 trenine de erkenden atlayan perakendecilerden biri oldu. Hafta içinde paylaştığı web3 vizyonunda Starbucks; zincir agnostik bir yaklaşımla yalnızca ABD'de 27 milyon üyesi olan Rewards programını NFT'yi merkezine alarak web3'e taşıyacak gibi duruyor. Resmi açıklama 13 Eylül'de Investor Day etkinliğinde olacak.
Başlıkta web2.5 mu demeli derken aslında şunu kastediyorum: gün sonunda 'web3 native' kitle ile sınırlı kalmak istemeyeceğini tahmin edebileceğimiz Starbucks, müşterilerine satın aldıkları kahvelerden elde edecekleri NFT'leri Metamask gibi bir cüzdana sahip olmadan da görme ve yönetme şansı sunacaktır diye düşünüyorum. Dileyen kullanıcıların sadece Starbucks uygulamasında tutacakları ve web3 dünyasıyla etkileşime geçmeyebilecekleri bir yapı. Ki NFT kullanan ya da tokenize edilen çoğu oyun ve uygulamada bu yöntemi tercih ediyor, kullanıcılarının 'custody' yani saklama ihtiyaçlarını da yine uygulama içinden sunuyor ve cüzdan kullanımına gerek durmuyor. Peki Starbucks web3 şemsiyesi altında ne sunabilir, ne gibi faydalar edinebilir;
İlerleyen günlerde çok sayıda dApp ve Metaverse projesinde Starbucks'ın NFT'lerini kullanma (utility) imkanı, şirketin sahip olduğu geniş kullanıcı kitlesi web3 oyuncuları için de iştah kabartıcı olacaktır
Kullanıcıların sahip oldukları NFT'leri (kredi, puan veya diğer ayrıcalıklar) arkadaşlarıyla paylaşabilmeleri, elde ettikleri tüm bu ayrıcalıkları nakit/kripto paraya çevirebilmeleri
Bugün yalnızca kazanılan yıldızlar üzerinden ücretsiz kahve kazanma ile sınırlı olan uygulamanın farklı NFT'ler sayesinde kazanacağı komünite gücü ve oyunlaştırma etkisi
Uygulama içinde veya dışında Starbucks'ın kahve odaklı içerik stratejisiyle söz konusu NFT'lerin iç içe geçmesi
NFT'lerin yakın gelecekte Instagram gibi popüler mecraların içine girmesiyle beraber Starbucks'ın sahip olacağı ücretsiz erişim de cabası
Web3'ün en popüler cüzdanı Metamask'in 30 milyon kullanıcısı olduğundan yola çıkarak Starbucks'ın oldukça geniş müşteri tabanı ve şirketin teknolojide geçmişten gelen başarısını göz önüne alıp da Starbucks'ın yapacaklarını (ve sonuçları) heyecanla beklememek zor olsa gerek. :)
Moonpay'in NFT odaklı spin-off'u HyperMint ve 'web2'den web3'e geçiş ürünleri kategorisi'
Kişi ve kurumlara kripto para satın alım/satım ve kriptoyla ödeme çözümleri sunan Moonpay, geçtiğimiz haftalarda NFT odaklı spin-off'u HyperMint'i duyurdu. Çok sayıda blockchain ile (şimdilik Ethereum ve Polygon, Solana da yola) entegre bir şekilde çalışan HyperMint, kod yazmadan bir akıllı kontrata sahip olmanızı, API veya SDK'ini uygulamanıza entegre ederek NFT'nizi mint etmenizi (oluşturmanıza), satmanızı ve transfer etmenizi sağlıyor. Whitelist, ön satış ve dinamik fiyatlama gibi NFT dünyasının ihtiyaçlarını da akıllı kontratınızda özelleştirebildiğiniz HyperMint, Moonpay ile kredi kartından ödeme almanıza da olanak tanıyor. Kurumları ve yaratıcı ekonomi insanlarını hedefleyen platform şu an kapalı beta aşamasında.
'The Stripe for NFTs' olarak konumlanan NFTPort gibi rakipleri bulunan HyperMint, hemen yukarıda bahsettiğim Starbucks web3 vizyonu gibi çok sayıda senaryo için kullanılabilir bir ürün. İleride başta oyunlar olmak üzere; web2 dünyasında kullandığımız SaaS platformları hedef kitlesine alan B2B(2B) platformlar gibi çok sayıda versiyonuna denk geleceğimiz bir kategoride (web2'den web3'e geçiş ürünleri) yer alan HyperMint, Moonpay gücüyle beraber adından söz ettirebilir.
Zapier'in 'büyük abisi' Pipedream, geliştirici ekiplerin API entegrasyonlarını kolaylaştırıyor
Pipedream'în ismindeki dream, şirketin kurulduğu 2019 yılında yapılan bir potansiyel müşteri görüşmesinde kurucuların duyduğu 'böyle bir ürün olsa harika olurdu ama geliştirmesi imkansız' cümlesine dayanıyor. Günümüz dünyasında her geçen önemini arttıran API entegrasyonları, bir süre sonra geliştirmesi ve bakımı oldukça zahmetli bir yere gidiyor. Bu problemi bizzat kurdukları ve Yahoo'ya sattıkları girişimlerinde de yaşayan kurucu ekip, Mayıs'ta 20 milyon dolarlık yatırım turunu kapattıklarını açıkladılar.
Pipedream, geliştirici odaklı bir API entegrasyon platformu olarak konumlanıyor ve kullanıcılarının akıllarındaki workflow'u çok hızlı bir şekilde koda dökebilmelerini sağlıyor. Workflow içinde hazırda bulunan trigger'lardan (Twitter, Slack, webhook, Slack gibi) birini seçip hazır gelen kaynak kodu dilerseniz ihtiyacınız doğrultusunda güncelleyebiliyorsunuz. Farklı trigger seçenekleri dışında workflow içinde e-posta göndermek, kendi özel kodunuzu yazmak veya HTTP isteği atmak gibi aksiyonlardan birini de seçebiliyorsunuz. Her bir workflow çok sayıda trigger ve aksiyondan oluşabiliyor.
Örneğin Twitter'da içinde 'x' kelimesi geçen tweet'leri alıp, Google Translate API'sine otomatik bağlanarak dilediğiniz bir dile çevirip, Python'daki herhangi bir packet'ı kullanarak duygu yoğunluğunu ölçüp, tüm verileri Drive'ınızdaki excel dosyanıza atabiliyorsunuz. Platform üzerinde yarattığınız workflow'u kolayca deploy etmeniz, konfigürasyonunu yapmanız da mümkün. Ayrıca Node.js, Python, Go ve Bash kullanarak iş modelinize özel ihtiyaçları veya internal akışları Pipedream'e aktarabiliyorsunuz. Özetle Pipedream; ihtiyaca göre az ya da çok kod yazarak, server tarafını tamamen platforma bırakabildiğiniz, onlarca entegrasyon ve iş akışı yönetebileceğiniz, takım arkadaşlarınızla beraber tek bir panelden kulanabileceğiniz bir low-code platform olarak tarif edilebilir.
Pipedream kalabalık bir pazarda yer alsa da geliştirici odaklı oluşu ve kurucu ekibin tecrübesiyle öne çıkıyor. Uzun vadede Pipedream gibi API/workflow entegrasyonunda belirli dikeylerde öne çıkan, mobil odaklı oluşuyla ayrılan daha bir çok platform göreceğiz gibi duruyor.
'Geleneksel' medyada fraud yapıyor, 'yeni nesil' medya fon kuruyor
Kendisi de bir e-posta bülteni olan Marketing Brew'da yayınlanan bu makale doyurucu bir şekilde konuyu ele alıyor; en kısa özet ise haber sitelerinin reklamverenlere sattıkları reklam alanlarını, oyun gibi görece ucuz mecralardan elde ettikleri trafikle doldurmaları. Medya şirketleri bir nevi arbitraj yaparak 'gri' alanda (siyaha çok yakın bir gri) gelirlerini arttırıyor, hyper-casual oyunlar zaten bir matematik odaklı nakit makinasına döndüklerinden dolayı mutlu, olan reklamverenlere oluyor.
Dijital reklamlarda fraud gerçekten çok büyük, bu makale de güzel ve küçük bir örneği. Hal böyleyken hemen aşağıda bir örneği olan yeni nesil medyalar -e-bülten ve podcast aklıma ilk gelenler- daha da çok değer kazanıyor; markalar ise pazarlama bütçelerini içerik üretimi ve influencer'lara, deneyim odaklı pazarlamaya kaydırıyor.
Diğer yandan severek takip ettiğim e-bültenlerden The Generalist de fon kuran e-bültenler kervanına katıldı: Generalist Capital. 12.25 milyon dolar büyüklüğündeki fon, e-bültenin de odağına aldığı web3 (fonun %50'si), fintech ve gelişmekte olan pazarları hedefliyor.
Fonun yatırımları arasında A16Z'nin en önemli iki ismi de yer alıyor, Marc Andreessen ve Chris Dixon'ın en büyük motivasyonları fon vasıtasıyla erken aşamadaki yeni girişimleri keşfetmek olsa gerek. Bugün 60 bin abonesi bulunan The Generalist, girişimleri kendi komünitesiyle de desteklemeyi hedefliyor. Planlanan 20 girişime yatırım yapılması yani ortalama yarım milyon dolar gibi bir ticket size'dan söz edebiliriz. Fon neredeyse bir standart olarak yüzde 2 yönetim bedeli ve yüzde 20 'carry' ile çalışıyor, fonun süresi ise 4 yıl.
Dünyanın en büyük kripto fonlarından Pantera, 2013'de yatırımcılarını ikna etmeye çalışırken...
Kripto alanında dünyanın en büyük fonlarından biri olan Pantera; fonun kurulduğu 2013 yılında yatırımcılarına gönderdiği e-postaları paylaştı. Gerçekten bakmaya değer ilginçlikte. 9 yılda 27 bin kat büyüklüğe ulaşan Pantera, ürettiği içeriklerle de muhakkak takibe alınması gereken bi yer.
E-posta içeriklerinden daha da ilginç olanı ise fonun başındaki isimlerin 2022'nin ortasında olduğumuz günlerde de aynı şeyi düşündüklerini söylemesi. Peki ne demişti 'özet geç' diyenleriniz için: "It's my opinion that 'not' is better than 'later'".
BTK-gate: Türkiye’deki kullanıcıların internet hareketleri BTK'ya akıyor [iddia]
Zaten konuşulan bir konuyu, Medyascope geçtiğimiz haftalarda tekrardan gündeme taşıdı. Ama malum sebeplerle pek de konuşulmadı. Ben de habere denk gelmeme ihtimalinize karşın; burada da paylaşmak istedim.
Tüm dünyada ülkelerin internet ve izlenilebilirlik noktasında bir stratejisi bulunuyor, biz ise sosyal medya devlerine ülkemizde temsilcilik açmalarını isteyerek Almanya-Fransa modelini izliyoruz gibi duruyor.
Tabii belgeli bir haber de olsa iddia aşamasında bir konu, yine de 'böyle bir altyapı kurulmamıştır' diyebilen var mıdır acaba?
Dijital Ürünler - Yetenek Kolektifi ilanları
120. sayıyı kapatmadan hemen önce; Dijital Ürünler - Yetenek Kolektifi’nde listenenen aktif iş ilanı sayısı sadece bir, o da;
Kurucu ortağı olduğunuz veya bizzat çalıştığınız şirket için iş ilanı yayınlamak istiyorsanız 'Post a job' butonuna tıklamanız yeterli. İsminizle veya anonim olarak yeni iş fırsatlarına açığım demek istiyorsanız da burada profilinizi oluşturabilirsiniz. Evet, bu profil yalnızca Dijital Ürünler komünitesi içindeki onaylanmış şirketlerce görülebilecek. Neydi bu yetenek kolektifi diyenler için de detaylar burada.
Kapanış...
Geldik 120. sayının da sonuna. Umarım keyifle okudunuz.
Dijital Ürünler'i sosyal medya hesaplarınızda ve ilginizi çekeceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayınız.
Son olarak yorum ve görüşlerinizle bana ulaşmak için bu e-postayı yanıtlamanız yeterli.
Bir sonraki Salı 30 Ağustos'a denk geliyor, belki bir veya iki gün sonra olabilir, ama Ağustos bitmeden 121. sayıda görüşmek üzere!