Dijital Ürünler #82
Herkese 82. e-bültenden merhaba! Umarım güzel bir bayram/tatil dönemi geçirmişsinizdir. Bu sayıda da geçtiğimiz iki haftada dijital dünyada ilgimi çeken gelişme ve yeni ürünlerle karşınızdayım.
Apple’ın 2019 WWDC’de duyurduğu Sign in with Apple özelliği, Eight Sleep, A16z’nin istatistikleriyle global podcast pazarı, Trends by Hustle, Glimpse, Stratechery, API Collector ve PSD2 ile hareket kazanan açık bankacılık platformları gibi içerikler sizi bekliyor.
Keyifli okumalar.
AB’de Eylül ayında devreye girecek PSD2 ile gelen Open Banking rekabeti
Avrupa Birliği bölgesinde Eylül ayının ortasında devreye girecek PSD2 regülasyonuyla beraber Open Banking (open banking için PSD2’nun bir üst kümesi desek yanlış olmaz) alanındaki rekabet de kızışıyor. Bankalarla Third Party Provider’lar (TPP) arasındaki API iletişiminde aracı olmak, fintech dünyasında yakın geleceğin en önemli konu başlıklarından bir tanesi.
Öyle ki sadece son iki haftada yaşanan gelişmelere bakacak olursak; ABD’nin en çok öne çıkan oyuncusu Plaid, UK’e açıldı, Mastercard Open Banking Platform’unu duyurdu, yine ABD’de Synapse A16Z liderliğinde 33 milyon dolar yatırım aldı.
Diğer yandan PSD2 ile beraber TPP’lerin de regüle edilecek olması uygulamalar tarafında da yeni bir pazar doğuruyor. Güvenlik, fraud, lisanslama (License as a Service) ve analitik araçları gibi ihtiyaçlarını çözmek için TPP’leri hedef kitlesine koyacak yeni ürünler de PSD2’nin doğuracağı bir başka pazar olacak. Ülkemizde ise henüz böyle bir regülasyon bulunmasa da çalışmaları yapılıyor diyebilirim.
Sign in with Apple
WWDC’de en çok dikkatimi çeken gelişme Apple’ın yıl sonunda devreye alacağı Sign in with Apple oldu (güncellenen App Store Guidelines). Son dönemde kişiselleştirme, veri mahremiyeti ve güvenlik konularına ağırlık vererek ‘masumca’ teknoloji devleri arasında öne çıkan Apple; bu özellikle hem kullanıcılarını gerçekten koruyarak hem de kendi gücünü pazara yansıtarak adeta bir taşla iki kuş vuracak.
Single sign-on çözümü olan Sign in with Apple’ı kabaca Facebook Connect‘e benzetebilirim. Aynı zamanda geliştiricilere two-factor authentication ve anti-fraud detection gibi özelliklerle beraber gelecek olan bu özellik, iCloud Keychain ile entegre çalışacak. Yani Apple ID’niz üzerinden farklı Apple cihazlarınızda Sign in with Apple’ı senkron bir şekilde kullanabileceksiniz.
Uygulamalar her bir login işleminde kullanıcıların ismini, geçici veya gerçek e-posta adresini ve kullanıcı için üretilen tekil bir ID’yi alacak. Google gibi alternatif login mekanizmalarının sağladığı dokümanlar veya yaş gibi bilgileri de almak isteyen uygulama sahipleri ise kullanıcılarını ikinci bir login mekanizmasına tabi tutacaklar. Yani Facebook gibi detaylı izin listeleri Sign in With Apple’da yok. Ayrıca Apple yüksek sesle söz konusu verilerin gelir elde etmek için kullanılmayacağını ve kapalı devre bir yapının kurulacağını söylüyor. Bunlar da Apple’ı farklılaştıran en önemli özellikler olacak.
Yaz aylarında betada sunulacak olan özellik yıl sonunda aktif olacak, süreçteki detaylar için şu yazıya göz atabilirsiniz.
Podcast pazarı
Apple ve Google gibi teknoloji devlerinin de birbiri ardına adımlar attığı podcast ekosistemi hakkında A16Z geçtiğimiz hafta çok güzel bir derleme yayınladı. Sizi bilmiyorum ama ben son yıllarda gittikçe artan bir şekilde podcast dinliyorum hatta podcast bağımlısı oldum bile diyebilirim. :) Başka bir mecrada kolay kolay edinemeyeceğim bilgiler edindiğim podcast’ler ayrı bir yazının/bültenin konusu olsun, bugün gelin yukarıdaki derlemeden öne çıkanlara bakalım.
Spotify’ın yaptığı satın almalarla beraber uygulamasının önemli bir parçası haline getirdiği podcast’leri Google da arama sonuçlarına (direkt ilgili saniyede) entegre etmeye hazırlanıyor. Podcasts uygulamasıyla çok büyük bir avantajı (dünyada 66 milyon aylık aktif kullanıcı, dinlenmenin yüzde 63’ü) elinde barındıran Apple da hatırlarsanız hem analitik hem de reklam konusunda çalıştığını geçmişte açıklamıştı.
Reklamverenler için oldukça anlamlı olan kaliteli ve sadık bir kitleye sahip olan podcast’lerin dijital reklam pazarındaki payı da her geçen yıl artarken; podcast’lere reklam vermek için Google Ads benzeri (yani hedefleme yapabileceğiniz, analitik hizmeti olan, farklı reklam modellerini bünyesinde barındıran...) merkezi bir platform henüz pazarda ortaya çıkmış değil. Diğer yandan teknolojik altyapısı RSS benzeri yapıda ses dosyalarının paylaşılmasına dayanan podcast dünyasında altyapı ve analitik tarafında da büyük bir fırsat var diye düşünüyorum.
A16Z’nin B2C ekibinin hazırladığı çalışmadan öne çıkan başlıklar neler derseniz;
Podcast dinleyicilerin %65’i son 3 yılda podcast dinlemeye başlamış, ABD’de podcast dinlemek niş bir alışkanlıktan genele yayılmaya doğru hızla ilerliyor hatta yayıldı bile. Sadece ABD‘de son bir ay içinde 90 milyon kişi podcast dinlemiş.
Podcast dinleyicileri ortalamalardan daha yüksek eğitimli ve daha çok gelir elde ediyor. Bu da reklamverenler için podcast mecrasını çok daha ilgi çekici hale getiriyor. Diğer yandan buna paralel olarak sahip olduğunuz ürüne/hizmete podcast kanalı eklemek veya podcast yayınlamak kullanıcılarınızı çok daha size bağlı hale getiriyor.
Tahminimden farklı olarak podcast’ler en çok evde (%48) dinlenirken ulaşımda podcast dinleme oranı sadece %26.
Sponsorluk, reklam, üyelik, doğal reklam, markalara özel bölümler ve bağış öne çıkan gelir modelleri. Podcast reklam pastası büyüse de (2017’de 200 milyon dolar) hala aktif kullanıcı başına yayıncının elde ettiği gelirde podcastler diğer mecraların çok gerisinde. Diğer yandan 2018’de podcast girişimlerine VC’ler tarafından 203 milyon dolar yatırım yapılmış.
Eight Sleep: Daha iyi bir uyku deneyimi sunan ‘dijital yatak’
Severek dinlediğim podcast’lerden This Week in Startups’ın (yeri gelmişken Twist’i dinlemenizi tavsiye ederim) sponsorlarından biri olmasıyla tanıdığım Eight Sleep, yenilikçi ve dijital bir yatak, evet yanlış okumadınız. :) Uyku sırasında kalite ve dolayısıyla verimliliği etkileyen en önemli faktörlerden biri olan vücut sıcaklığını baz alarak çalışan The Pod, ilk olarak akıllı yorgan/battaniye olarak piyasaya giriş yapan Eight Sleep’in daha sonra piyasaya sürdüğü akıllı yatağın ismi.
30 bin kişiden topladığı 43 bin saatlik uyku verisi üzerine inşa edilen The Pod, son derece detaylı bir mobil uygulama üzerinden kullanıcılarına anlamlı istatistikler sunarken alarmınızın çalacağı saate göre sizi daha dinç uyandırmak, daha erken uykuya daldırmak ve daha verimli bir uykuya sahip olmak gibi avantajlar sunuyor.
İki bin dolar civarındaki fiyat etiketiyle The Pod, Amazon’un Alexa’sı ve Philips’in hue light’i ile de entegre olabiliyor. Wellness konusuna ve verimliliğe büyük bir ilgi varken veriden beslenen ve her yönden çok ilgi çekici bir ürün olan The Pod inanıyorum ki popülerliğini arttıracaktır.
Dijital dünyadaki trendleri takip edin: Trends by The Hustle, Glimpse ve Stratechery
Bir dönem daha çok satış ekiplerini hedef alsa da Mattermark’ın çok güzel bir şekilde doldurduğu (şirket FullContact tarafından satın alındıktan sonra servisi durdurmuştu, ancak kısa süre önce bağımsız olarak tekrardan aktif oldu) trend takibi ve şirket analizi boşluğu için size üç önerim var: birincisi meşhur newsletter The Hustle’ın henüz yeni lansmanını yaptığı Trends, ikincisi ise Glimpse ve üçüncüsü ise Stratechery.
Sadece ücretli olarak sunulan Trends, bir milyondan fazla abonesi olan bir newsletter olarak etkinlik işine de giren The Hustle’ın yeni projesi. Her hafta rapor, case study, özel röportaj ve içgörü şeklinde bir içerik sunacak olan Trends, aynı bir e-bülten gibi manuel olarak hazırlanan içeriğe sahip yani arkasında tamamen araştırmacılar var.
Ücretsiz versiyonu da bulunan Glimpse ise Mattermark’ı andıran otomatik analizlerle öne çıkıyor. Glimpse yeni iş modelleri, yükselen şirketler ve endüstrilere dair trendleri abonelerine sunuyor. Son olarak benim de bir süredir abonesi olduğum Stratechery, Ben Thompson tarafından hazırlanan ve güncel gelişmeler eşliğinde trendlere odaklanan bir blog olarak dikkat çekiyor. Hem abonelere özel web sitesi hem de e-bülten şeklinde hizmet veriyor.
Dev danışmanlık ve araştırma şirketleri varlıklarını sürdürmeye kuşkusuz devam edecekler, ancak yukarıda üç tane örneğini görebileceğiniz yeni nesil trend takip ve pazar analizi araçları da kuşkusuz yükselişte. Buna paralel olarak yine nesil nesil ve küçük yapıdaki danışmanlık şirketleri de hem Türkiye’de hem de dünyada benzer olarak devlerin pastasından pay alıyor ve devlere ulaşamayan kitlelere hitap ediyor diye düşünüyorum.
API’lardan alacağınız verileri Google Sheets’e yazın: API Connector
Kod yazmadan dilediğiniz API’dan alacağınız veriyi Google Sheets üzerinde kaydetmenize olanak tanıyan API Connector, geçtiğimiz günlerde Product Hunt’ta duyuruldu. Bir Chrome eklentisi şeklinde çalışan araç, verileri direkt Google Sheets’e yazdığı için sonrasında istediğiniz gibi ‘oynama’ imkanı sunuyor. Eminim API Connector bir çok kişinin ihtiyacını çözüyordur veya çözecektir.
Yazılımınızı büyük kurumlara nasıl satarsınız? – Görkem Çetin — medium.com
Uzun süredir içinde bulunduğumuz ekonomik ‘daralmanın’ (iyi ki de) yarattığı farkındalıklardan biri olan yurtdışına yazılım satma (ya da internet girişimlerinin global hedefi olması) konusunda sevgili Görkem Çetin’den oldukça detaylı bir yazı.
Vox Media Union: "We have GREAT news! ✊… " — twitter.com
İçeriklerini beğeniyle takip ettiğim Vox Media’nın çalışanları hafta içinde büyük bir protesto başlatıp (hatta greve gidip) sosyal medya üzerinden adım adım tüm yaşananları paylaştılar. ABD’de diğer dijital yayınların çalışanların da destek gören grup şimdilik istediğini almış gibi duruyor. Ülkemiz için ne yazık ki çok uç/uzak bir örnek olsa da paylaşmak istedim.