Dijital Ürünler #98
Uzun bir aradan sonra e-bültenden herkese merhaba! Umuyorum ki sağlığınız ve keyfiniz yerindedir.
97. sayıyı Mayıs ayının başında yazmıştım, pandemi döneminin bir etkisi olsa gerek e-bültende 2. kez uzun (5 ay) bir ara vermiş oldum. Hiç lafı uzatmadan...
Bu sayıda; Zapier’e göre 2020’nin en hızlı büyüyen uygulamaları, sosyal ağ ve teknoloji şirketlerinin her geçen gün politikayla iç içe geçişi, Untools, Transferwise üzerinden counter-positioning anlatımı, Avrupa açık kaynak kodlu yazılımlar haritası, Airtable’ın son güncellemesi ve Google’ın bu alana girişi hemen aşağıda sizi bekliyor.
E-bülteni Twitter ve LinkedIn gibi sosyal ağlarınızda paylaşmayı, ilgisini çekeceğini düşündüğünüz iş arkadaşlarınıza forward etmeyi unutmayın. Keyifli okumalar!
2020’de en hızlı büyüyen uygulamalar
İlk günden beri yakından takip ettiğim, ama o günlerde IFTTT’nin bu kadar önüne geçebileceğini tahmin edemediğim Zapier, kısa süre önce yayınladığı raporda kendi platformunu baz alarak 2020 yılında en çok büyüyen uygulamaları listeledi.
Peşinen söyleyeyim, listenin tepesinde Zoom değil ClickUp yer alıyor. :) Bunun sebebini Zapier’ın ‘power user’ kitlesinin Zoom’a zaten aşina oluşuna bağlıyorum. Listede en çok Netlify ve Webflow gibi geliştirme araçları, Klaviyo ve Kajabi e-ticaret yazılımları, son kullanıcı tarafında ise fitness uygulamaları dikkat çekiyor. Calendy en son yayınladığı otomasyon özelliğiyle beraber artık iyice büyüyerek ‘kişisel asistan’ noktasında lider oyuncuya evrilme potansiyeli taşıyor. Son olarak dokümantasyon araçlarıyla hazır form yazılımlarına da ayrı bir parantez açılabilir.
Sosyal ağlar ve politika (Open Banking gibi: Open Social Networks)
Teknoloji devlerinin yargıyla imtihanı uzun süredir gündemdeydi, ABD’de de seçimler yaklaştıkça (ne çok tanıdık söylem ve senaryo var öyle değil mi?) sosyal ağlar politikayla tekrardan iç içe geçtiler.
Bilemiyorum denk geldiniz mi ama Haziran ayı başında Twitter, ‘manipülasyonu engelleme politikaları’ kapsamında binlerce hesabı devre dışı bırakmıştı. Yazılımla tespit edilen bu hesaplar (bu noktada altını çizmek gerekiyor ki bot değil, farklı IP adresleri ve farklı cihazlardan kullanılan hesaplar...) aynı konuda, aynı zaman diliminde ve aynı söylemlerle gündem yarattığı için şirket yaptığı şeffaf açıklamayla hesapları de-aktif etti. Konu ilginizi çektiyse, Stanford Internet Observatory (SIO) tarafından Türkiye özelinde hazırlanan rapor burada.
Oldukça ‘karışık’ olan bu konuda tartışmayı şu klişe soruya getirmek istiyorum: Sosyal ağlar bünyesindeki paylaşımlardan sorumlu mudur? :) Bana sorarsanız, evet sosyal ağlar platformunu şeffaf şekilde kontrol altına tutmakla yükümlü, aksi halde kullanıcılar ‘tarafsız’ değil ‘ilgisiz’ olan platformlardan (bakınız: Facebook) kaçıyor, kaçması da oldukça normal. Ki bu noktada Twitter’ın bu yaklaşımı benimsemesiyle borsada gidişatının pozitife dönmesi arasında pozitif bir ilişki olduğunu da söylemek gerekiyor.
Open Banking gibi Open Social Networks açılımını görür müyüz bilmem ama sosyal ağların da aynı devasa boyuttaki pazar yerleri gibi denetim altına gireceğini tahmin etmek güç değil.
Son olarak konuyla ilgili e-bültende daha önce yine yer verdiğim Adaptasyon podcast’inin ilgili bölümünü de dinleyebilirsiniz.
Untools: Daha iyi düşünmek için araçlar
Framework’ler sadece geliştiriciler için değil, pekala düşünce şekilleri için de olabilir diyenler için geliyor: Untools. Iceberg modeli, zaman & kalite ikilemi ve karar matrisi gibi çok sayıda düşünce şemasını derinlemesine ele alan Untools’da her bir madde için detaylı açıklamayı okuyabilir, çoğu zaman örnek şablonları indirebilirsiniz.
Google -> Airtable -> Low-code
Son dönemde 185 milyon dolar yatırım açıklayan ve çok beklenilen otomasyon ve low-code özelliklerini yayına alan Airtable, artık çok daha güçlü bir platform. 200 binden fazla kullanıcısı olan Airtable, hem Zapier benzeri bir otomasyon aracını platformu içine ekledi, hem de kullanıcılarına küçük kod parçacıklarıyla özelleştirilebilir bir kullanım sunmaya başladı. Airtable no-code&low-code akımının öncü şirketlerinden biri olarak halihazırda onlarca farklı platformla entegrasyon seçeneği sunmaya devam ediyor.
Airtable’ın bu hamlesinden bir hafta sonra kadar Google da Tables isimli yeni ürününü duyurdu. Google’ın şirket içindeki inkübasyon merkezi olarak tanımladığı Area 120 altında geliştirilen Tables, birçok açıdan akıllara Airtable’ı getiriyor. Şimdilik proje yönetimini odağını alan Tables’ı üç ay süreyle ücretsiz deneyimlemek mümkün. Bu rekabette Airtable’ın karşısında Google’ın kuşkusuz en büyük silahı Google Drive olarak gözüküyor.
Google’ın Tables’ı da zaman içinde Google Drive ile entegre etmesi, Google Drive altında duran uygulama mağazasını güçlendirmesi bana çok olası gözüküyor. Airtable hala kullanıcılarının çözdüğü probleminin büyüklüğü ve taknik açıdan bu problemi ele alışıyla bu pazarda daha çok genişlemeye açık bir ürün.
Son olarak Airtable demişken Türkiye’de geliştirilen, hatta Türkçe versiyonu da bulunan Workiom’u anmamak olmaz. :)
Transferwise üzerinden counter-positioning {okuma}
Sizlere daha önce yine bu e-bültende Hamilton Helmer‘ın ‘7 Powers: The Foundations of Business Strategy’ kitabından bahsetmiştim.
Bu yedi güç arasında yeni dünyada en çok fark yaratan son ikisinden biri olan counter-positioning ile ilgili, kitapta da aktarılan Netflix örneğinden bile daha akılda kalıcı bir örnek paylaşmak istiyorum. Transferwise’ın kuruluş hikayesi ve bugün bankaları da hedef kitlesi arasına alarak geldiği nokta ilginizi çekebilir: Damned if you do, damned if you don't.
Avrupa’nın açık kaynak kodlu yazılım pazarı {rapor}
Haftaiçinde Tech.eu’da yayınlanan Europe’s Commercial Open Source Landscape, kategorilere göre ayrılan Avrupalı büyük OSS oyuncularını dinamik bir harita halinde sunuyor. Evet, listede muhakkak Türkiye’den de yer alması gereken isimler var. :) Diğer yandan Avrupa’nın halihazırdaki konjektürün ve yatırımların da etkisiyle bu pazarda da büyüme göstereceğine katılmamak güç.