Soft Commitment #163

Yaşlı kurt Eric Schmidt odadaki fili ortaya çıkardı, Generative AI hype cycle'ında ayrı bir evreye giriş yaptık, Cursor, techno-utopia şehirler, Overlap ve çok daha fazlası #163'de!

Soft Commitment’ın 163. sayısından herkese merhaba! Yine güzel bir sayı oldu. :)

---

Meco: E-bülten okumayı sevenlerin kurtarıcısı

Daha önce de sizlere bahsettiğim Meco ile bu bölümü açmak istiyorum.

Meco; en temelde e-posta hesabınızı bağladığınızda takip ettiğiniz e-bültenler arasında seçim yaparak bu yayınları e-bültenlere özel bir arayüzde (mobil uygulama ya da web) takip etme şansı tanıyor. Takip ettiğiniz e-bültenler için başarılı bir haber okuma ve takip uygulaması şeklinde de tarif edebilirim.

Okuma alışkanlıklarınıza göre kişiselleştirilmiş öneriler (yaşadığım en başarılı e-bülten keşfi deneyimiydi) ve meco.app uzantılı bir e-posta adresiyle e-bültenlere abone olma Meco’nun öne çıkan başlıca özelliklerinden.

Bu arada Soft Commitment da Meco partner’lerinden biri ama kurucu ekip Türkçe desteği henüz olmadığından Soft Commitment’ı Meco’ya entegre etmek için biraz daha beklememiz gerektiğini söylüyor.

Benim için e-bültenler ikiye ayrılıyor; Meco’dan takip ettiklerim ve e-posta kutuma düşsün istediklerim, yani en kaçırmak istemediklerim…

---

Türkiye teknoloji dünyasının en meraklı 6250 kişisinden biri olduğunuz için samimi bir teşekkür edip bir de hatırlatma yapmak istiyorum; Soft Commitment #163’ü sosyal medya hesaplarınızda paylaşmayı ve iş arkadaşlarınıza forward etmeyi lütfen unutmayın.

Soft Commitment’ı arkadaşlarınıza referans olarak önermek için bağlantı aşağıda, liderlik tablosunda çoktan yerini alan isimler burada. Bildiğiniz gibi bu isimlere bazı dönemlerde e-kitap ve etkinlik daveti gibi sürprizlerim oluyor.

Keyifli okumalar,

Erman Taylan

---

🏡 Eric Schmidt’ten ‘olay sözler’: “Google work-life balance’ı tercih etti”

Eric Schmidt’in konuk olduğu dersin videosu YouTube’da yayından kaldırıldı. Schmidt daha sonra başlıktaki sözleri için ‘Google hakkında konuşmam bir hataydı’ dedi.

Stanford’da bir derse konuk olan Eric Schmidt, Google’ın work-life balance’ı tercih ettiğini, bu tercihle uzun vadede kaybedeceğini, startup’ların kazanacağını söyledi ve şöyle sordu: ‘Kendinizi şirketini yeni kuran bir girişimcinin yerine koyun; insanların haftada dört gün evden çalışmasına izin verir miydiniz ya da 18’de takımınızın ‘kontağı kapatmasını’ ister miydiniz?’.

Eric’in cümlelerini okuyan ve ben de work-life balance’ı tercih ediyorum diyen bir profesyonel olabilirsiniz, bunda hiçbir sorun yok; veya bir kurucu ortak olarak bu satırları okuyup ‘eee ama biz de şirket olarak work-life balancı’ı tercih ettik’ diyor da olabilirsiniz. Bu noktada şirketin ölçeği çok önemli oluyor, eğer 5-10 kişiyseniz pek de makul bir yolda olmadığınız büyük olasılık. Ama ölçek büyüdükçe şirketin de work-life balance tercih edenlerle etmeyenler arasındaki balance’ı bulması gerekiyor.

ABD’deki çalışma kültürü ve sosyal kodlar work-life balance’a çoktan kaydı bile

Bu arada belki duydunuz; Starbucks kısa bir süre önce CEO’sunu değiştirdi, eski CEO bi röportajında ‘18’den sonra beni ailemle vakit geçirmekten alıkoyacak çok az şey var’ diyordu. Sadece Google değil, ABD’deki çalışma kültürü genel olarak work-life balance’a kaydı, bunu söylemek hiç de yanlış olmaz. Çalışma kültürü, ve hatta sosyal kodlar demek lazım.

Diğer yandan çalışma şekillerine dair benim de son yıllarda düşüncelerim değişti. Bugün dünyanın ve teknolojinin geldiği noktada, -kurucu ortaklar da dahil olmak üzere- ‘cornered resource’ diyebileceğimiz kişilerin bu yeteneklerini yaşatmak için kendi zaman yönetimini yapması, birden çok uğraşa sahip olması, ama bunu yaparken de akıllı/verimli çalışması adeta bir gereklilik. Tabii ki bi kurucunun işine %50 vakit ayırıp %50 başka şirketlerle alakadar olmasından söz etmiyorum. Elon Musk gibi istisnalar dışında. :)

İki, hatta üç profesyonel şapka takan çalışanların çağına çok az kaldı; burada katı bir duruş sergilerseniz A değil B tipi yeteneklere, zamanla C tipine düşmeniz olası.

Schmidt de büyük modellere inanıyor, uygulama katmanı için çekimser

Neyse, biz Eric Schmidt’in konuk olduğu oturuma geri dönelim…

YouTube’un daha sonra yayından kaldırdığı söylenen videonun tamamına dair şu yazı fazlasıyla fikir verici, Eric’in söylediklerinden benim çıkardığım satır başları şöyle:

• Schmidt, kısa süre önceye kadar foundation model kategorisi dışında kalan, uygulama katmanında ürün geliştiren şirketlere yatırımlar yaptığını ama artık bu ‘küçük modellerin’ kazanan olmasına daha uzak olduğunu söylüyor. Yani büyük modeller, frontier’lar kazanacak diyor. Hatırlarsanız bu ayrımı geçen hafta Bessemer de tartışmıştı. Bu arada evet, Google Deepmind’ı Schmidt’in yönetiminde satın almıştı.

• Schmidt AI agent’ların, large context windows’ların çok değil 2 yıl sonra çok önemli değişimlere yol açacağını düşünüyor, yine bir büyük model bet’i. Tabii büyük modellerin derti de büyük oluyor, Schmidt, Sam Altman’ın OpenAI’ın bu noktaya gelmesi için ‘belki de $300b yatırıma ihtiyacı var’ dediğini söylüyor. Ayrıca ABD’nin enerji kaynağı olarak bu yatırımı kaldıracak bir altyapıya sahip olmadığını düşünüyor.

• Eski bir Google CEO’sunun hatta kuruculardan sonra Google’ı Google yapan ismin şu sözleri de enteresan: ‘AI startup’ları önce tüm veri ve IP’leri izinsiz kullanır, sonra da en iyi ürünü çıkarınca avukat ordularıyla işin üstesinden gelir’.

🤨 Developer’lar business’a çok mu uzak?

“Devs cost money, cause problems, and we would fire every one of them if we could."

Indie dev akımının öncülerinden Pieter Levels (@levelsio), bir milyon görüntülenme alan (ki biraz da amacı bu) tweet’iyle (aşağıda) hafta içinde gündem oldu. Kendisi haliyle farklı bir perspektiften (indie products) bakıyor, ve bu alanda şikayet ettiği konu daha da belirginleşiyor.

Lisans eğitimini bilgisayar mühendisi olarak tamamlamış ve 2 yıl bizzat geliştirici olarak çalışmış biri olarak; konu çok uzun ama Pieter’ın haklı olduğu an, şirket ve kişiler fazlaca mevcut. Sizin görüşlerinizi de merak ediyorum?

Bu arada Pieter’ın Lex Fridman’a konuk olduğu bölüm izleme listemde, hatta belki siz bu satırları okurken izlemiş bile olabilirim, izlemeden (referanslı) tavsiye.

🐁 Generative AI’ın kodlama dikeyindeki yeni ve popüler oyuncusu: Cursor

Son haftanın en popüler GenAI ürünü Cursor; aralarında A16Z, Stripe kurucusu Patrick Collison, OpenAI ve GitHub CEO’su Nat Friedman’ın da yer aldığı 2 turda, toplamda $71m yatırım aldı.

GitHub’ın Copilot’una benzeyen Cursor; bir IDE gibi çalışıyor, kod yazarken AI ile konuşmanıza olanak tanıyor, birden çok satıra aynı anda müdahale edebiliyor, veri güvenliği talep edenler için ‘hosted’ çalışabiliyor…

Şurada güzel bir değerlendirme ve 3 saati aşan demo oturumu var.

🔨 Moody’s: Generative AI kurumsal dünyada pek de kullanılmıyor

Sizi bil-e-miyorum ama şahsen ben Generative AI’da tekrardan ‘use-case‘ bulmanın öneminin farkına vardım. Haziran 2023’de ‘Teknolojinin kendisi ve uygulama alanı çok daha net olsa da AI’daki durum tam bir çekiç/çivi ikilemi, yani çekiç net ama hangi çiviye bu çekiç vurulmalı orası hala büyük bir soru.’ diye yazmıştım. Aradan geçen 1 yıla zoom-out edince görünen şu; frontier modeller başka bir ligde, ama uygulama katmanında hala çekiç-çivi ikilemi sürüyor.

Moody’s kısa süre öncesi yayınladığı ‘Generative AI tools in the workplace’ (.pdf) isimli raporunda kısaca şunu söylüyor; çoğu şirket GenAI’ın potansiyelini bilse de adaptasyon eğrisinde hala çok başlarda, regülatif belirsizlik ve ‘kurumsal düzen‘ başta gelen sebepler. Az sayıdaki GenAI stratejisini hayata geçirenlerse gidişattan memnun.

Hemen iki memnun şirket örneğine ve bazı alanlarda da istekli olsanız da nasıl bir bariyerle karşılaşabileceğinize değinmek istiyorum.

Örneğin Walmart CEO’su Doug McMillon 850 milyon ürünün katalog verilerini eski düzenden 100 kat daha hızlı işlediklerini söylüyor. Wallmart GenAI ile geliştirdiği bir ‘alışveriş asistanı’ da yayınlamış. Bir başka örnek; #141’deyse Klarna’nın GenAI kullanarak çağrı merkezindeki 700 personelinin işine son verebildiğinden söz etmiştim.

Diğer yandan GenAI’da teknolojik olgunluk da bazı use-case’lerde hala bir sorun olabiliyor. Örneğin kurumsal kredi riski hesaplamada hala ML, GPT-4o’dan daha iyi sonuç veriyor. Aynı zamanda risk değerlendirme alanındaki şirketlerin %80’i de 12 ay içinde GenAI implemente edeceklerini söylüyor.

Bir olumlu bir olumsuz örnek sonrası biz dönelim Moody’s raporuna…

Seviye farketmeksizin sorulan soruda çalışanların %73’ü gündelik iş hayatlarında GenAI kullanmıyor. Sektörel kırılımlar yukarıdaki görselde. Bir başka görselde ama merak ediyorsanız; analistten CxO’ya kadar seviyelere baktığımızda net bir içgörü ortaya çıkmıyor. Bana sorarsanız en önemli noktalardan biriyse çalışanların önemli bir kısmının şirketlerine GenAI etkisi konusunda ‘I’m not sure’ olması. Yani hala bu teknoloji ile ne yapılabilir emin değiliz.

🫨 Situational Awareness: AI from now to 2034

Eski bir OpenAI çalışanı olan şimdilerde de AGI odaklı bir fon kuran Leopold Aschenbrenner, adına Situational Awareness dediği bir makale kaleme aldı.

50 bin kelimelik bu makelenin Axios’daki özeti bile kafa açıcı. Notlarım şöyle:

• 2027, AI Agent’ların gerçekten hayatımıza gireceği, güvenerek kullanılabilecek bir hale geleceği yıl olacak, 2027’ye kadar insanlar bu gerçeği reddedecek.

• Bu pozitif geleceğin önündeki en büyük atlanması gereken eşik; veri sorunu. Şu an internetin sonuna gelmek üzereyiz diyen Leopold, burada işaret etmiyor belki ama sentetik verileri çok daha fazla duyacağız gibi.

• Leopold da büyük modeller üzerine duruyor, $10T değerlemeli şirket görmeye yakın olduğumuzu, big tech’lerin gerçekten very big tech haline geleceğini de söylüyor.

• Leopold AGI konusunda ABD regülatörlerinin yeterli özeni göstermediğini, ve bunun bir Çin tehdidi yarattığına değiniyor. Ülkelerin savunma politikalarında da AGI’nin önemine vurgu yapıyor, sıcak savaştan söz ediyor.

Leopold’un da içinde olduğu effective altruism akımını okuma listenize almanız güzel olabilir.

⏳ ‘Request for a product’: İyi bir içerik özetleyici

Uzun içerikler bazı isimler rüştünü ispatladıkça tekrar popüler oldu, keza bu isimler algoritmaya baş kaldırabiliyorlar. Ülkemizdeyse hala bu baş kaldırıyı yapan pek yok.

Konuyu nereye bağlayacağım; 2-3 saatlik röportajlar, podcast’ler, videolar malum ortamlara düştükçe insanın izleyesi/dinleyesi geliyor ama vakit bulmak her zaman kolay değil. Bu videolardan biri için bir arkadaşım bana yollayıp şunu yazdı: ‘bunun güzel bir özetine $100 öderim’. Alın size mis gibi ürün fikri.

Benim sosyal medya hesaplarımı takip etsin, e-posta kutuma erişsin, ilgi alanlarımı takip etsin, ardından ben ona bir içerik (metin, video, sesli formatta) verdiğimde de bana özel bir özet hazırlasın. Tam olarak aradığım bu.

Şu an için bu sorunu en iyi adresleyen ürün Overlap olabilir. Videolar özelinde bu işi yapan ve sosyal medyada hazırladığı clip’lerle popülerliği yakalayan uygulama, şu an yalnızca içerik üreticilerini dahil ettiği bir kütüphanesi üzerinden bu özetleri oluşturuyor ve kişiselleştirilmiş değil. Bu arada Overlap bir YC şirketi. Overlap’in hazırladığı, yukarıda bahsettiğim örnek bir sosyal medyadaki özet içeriği burada.

Sizin kullandığınız bir ürün var mı?

🏝️ VC’ler artık tekno şehirler (ütopyalar) kuruyor

California Forever

Geçtiğimiz haftalarda ‘Silikon Vadisi dünyayı yönetecek’ derken aradan geçen kısa sürede A16Z’nin A’sı Marc Andreessen’in de içinde olduğu bir California Forever projesi ortaya çıktı. Videoda 2 dakikada çok güzel anlatılıyor, California’ya 400 bin nufüslü bir techno-utopia şehri inşaa ediliyor. Burada da hikayenin detayları var.

Ülkece inşaat sektöründeki global ayak izlerimiz malumunuz; belki biz de bu tekno ütopyaların farklı bir açıdan da olsa builder’ı olabiliriz.

The Network School: Longevity soslu yeni nesil eğitim odaklı private ada

Diğer yandan eski bir A16Z’li Balaji Srinivasan da Singapur yakınlarında bir adaya longevity merkezi kuruyor. Adanın tamamına, yani private bi adadan söz ediyoruz.

Adada ‘The Network School’ kurmaya hazırlanan Balaji, bu programlarda girişimci yetiştirecek, adada konferanslar düzenleyecek.

Kendi demiyle babası fakir bir ülkede doğan Balaji, Bitcoin kaynaklı olarak edindiği servetle bir hayalini gerçekleştirdiğini söylüyor. Üniversitelerin Stanford dahil son yıllarda yetenek seçme ve tutma konularında gerilediğini de ekliyor. Adada bir nevi üniversite olacak (4 yıl için ücreti $100k) bir yandan da longevity odaklı bir yaşam. Adaya sadece teknoloji meraklıları değil; yazarlar, atletler, sinemacılar, yatırımcılar ve sanatçılar da davet edliyor. Balaji’nin kendi açıklaması da burada.

🕛 Kısalar…

• User Onboarding’e dair çok güzel (hatta gördüğüm en güzel) kaynak şurada: UserOnboard.

• PayPal Mafia’yı hepimiz biliyoruz, burada görselleştirilmiş bir halde mafyanın geldiği son durum var. Ülkemizde de sonu bağımsız büyük hikayeler -ah biraz da ekonomimiz elverse- böyle mafyalar dönüşecek, orta vadede bizde en çok fark yaratan konu bu olacak.

• RevenueCat’in ‘State of Subscription Apps’ raporu yayınlandı. Bugünden 5 sene sonra yerinde olacak mı emin olmasam da bugün hala büyüyen, önemli bi pazara dair en kapsamlı raporlardan biri.

  • Bu arada Claude de mobil uygulamasında aylık $1m gelir barajını geçti, bu barajı 3 haftada geçmesiyle ChatGPT’den sonra, Google’ın da önünde, 2. sırada yer aldı.

    • Konuyla alakasız gibi ama; $1m gelire ulaşma hızında 5. sırada olan ve benim de severek kullandığım Perplexity, 4. çeyrekte reklam modelini devreye alıyor. CPM bedeli: $50. Yani ortalamanın tam 20 katı; kullanıcı kitlesi, kullanıcının neyi aradığı ve geçmiş aramalarını da düşününce bu fiyat etiketini anlayabiliyorum.

🫷🏻Kapanış…

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler, bana ulaşmak için okuyor olduğunuz bu e-postaya yanıt verebilirsiniz.

Bir sonraki Soft Commitment sayısında, 10 Eylül sabahında görüşmek üzere. Evet, Eylül de geldi, back-to-school diyeceğiz, derken kış ‘geliyor gibi olacak’ -ama tam da gelmeyecek-, Kasım indirimleri, yurtdışında Christmas tatili derken… Yeni yıla merhaba diyeceğiz.

Sevgiler.