Soft Commitment #186 | Silikon Vadisi’nin ‘her şey mübahtır’ kafası, 'Specs-driven AI Coding', LLM pazarı röntgeni...
6 başlıktaki 20 konu ve içgörüyle, zihninizde daha sonra birleştirmeniz adına çok sayıda nokta koymaya çalışacağım... Son 15 güne Soft Commitment bakışı atmaya hazır mısınız?
Soft Commitment’ın 186. sayısından herkese merhaba!
Rastlamanızın pek de kolay olmadığı konu ve içgörülerle, zihninizde daha sonra birleştirmeniz için çok sayıda nokta koymaya çalışacağım. Son on beş güne Soft Commitment bakışı atmaya hazır mısınız?
Soft Commitment Podcast 🎙️
Soft Commitment Podcast, favori podcast platformunda seni bekliyor. Dinleyin, takip edin, beğenin, paylaşın.
Bülten sayıları benim sesimle eğitilmiş bir yapay zeka tarafından seslendiriliyor, özel sayılar da cabası, hatta videolular bile var. :) Hemen aşağıdan da, 186. bölüme favori podcast platformunuzda erişebilirsiniz:
📣 Sekiz buçuk senedir devam eden ve 7 bin 671 teknoloji sektörü çalışanının takipçisi olduğu Soft Commitment’ın 186. sayısını iş arkadaşlarınıza forward etmeyi ve sosyal medyada paylaşmayı atlamayın. Beraber büyüyoruz, Soft Commitment kabul AI kadar hızlı büyümüyor ama 2025’in 1. yarısındaki büyüme oranı %7.5.
Keyifli okumalar,
Very Big Tech’lerin ve Silikon Vadisi’nin ‘her şey mübahtır’ kafası
Bir Silikon Vadisi ürünü kullanıyorsanız, gri alan spekturumunun neresinde olduğu belli olmayan çok sayıda büyüme odaklı stratejiyle karşı karşıyasınız demektir… Hatta şirket ne kadar büyükse daha da fazla. Hayır, şu meşhur ‘bir ürüne para vermiyorsan ürün sensin’ söyleminden bahsetmiyorum. Mesela Webrazzi’de çalıştığım dönemde ekipçe farkına varmıştık ki Facebook sayfamızın organik görüntülenmeleri; sayfayı büyütmeye çalışırken reklam vermeye başladığımızda direkt düşüşe geçti. Kısaca Facebook dedi ki ‘madem paran var, sen artık reklamla büyü, bundan sonra sana haketsen de organik büyüme yok’. :) Bu belki masum bir örnek ama hep aklımdadır. Asıl konumuz çok daha dramatik ve büyük bir mesele…
Facebook’un 2013 yılında $120m ödeyerek satın aldığı İsrail merkezli VPN uygulaması Onavo, 30 milyondan fazla kullanıcıya sahipti. Facebook yıllarca değer önerisi ‘secure your data’ olan uygulamanın kullanıcı verilerini takip etti ve potansiyel rakiplerinin büyüme trendlerini izledi. Yani evet, kullanıcıların her bir HTTP isteği FB sunucularına uğruyordu ve burada hangi uygulamalar açıldı, ne kadar kullanıldı gibi veriler log’landı.
Hatta o dönemin yükselen oyuncusu Snapchat’in verileri şifrelemesi üzerine takip dışı kalınca Mark Zuckerberg’ün ekiple yaptığı konuşmalar, sonradan Snapchat verilerine de erişim sağlanması gibi detaylar şurada mevcut.
Facebook içinde kurulan bir e-posta ya da çalışma grubu artık adına ne derseniz ismi tam olarak şuymuş: ‘Project Ghostbusters’.
FB’un aksiyonu ise hatırlarsanız önce $3b ödeyerek Snapchat’i satın almak oldu, lakin Evan Spiegel inatla şirketini satmayınca Instagram Snapchat’in hikaye özelliğini kopyaladı… Hikaye daha da uzun; ama özetle en sonunda uygulama marketlerinin veri ihlali gerekçesiyle Onavo’yu kaldırdı (2019), Facebook $120m’un hakkını sonuna kadar almış oldu.
Etik mi, yasal mı; dediğim gibi bir spektrum, ama Silikon Vadisi, özellikle de ‘very big tech’ şirketlerimiz bu spektrumun bir ucuna fazlasıyla meyilli. Gelin siz AI çağında arka planda yaşananları, -henüz- farkında olmadıklarımızı kendiniz düşünün. :)
Om Malik ‘küçük bir bağlantı’ bulmuş bile: Facebook’un Scale AI yatırımı
Scale AI’ın %49’u için $15b ödeyen Facebook; şirketin müşterilerinin, hangi konularda etiketlenmiş veriye ihtiyaç duyduğu ve bu modellerin ne kadar başarılı olduğu gibi çok sayıda içgörüye artık en derinden sahip. Yani yeni Onavo’muz hayırlı olsun: Scale AI.
Scale AI’ın OpenAI’dan Google’a kadar uzanan oldukça geniş müşteri tabanı acaba bu %49’luk yatırım sonrası ürünü terketme gibi bir önlem alacak mı, bunu ben de merakla takip edeceğim.
Konuyla ne alakası var demeyin ama şöyle bitireyim;
Yaz aylarındaki klima satışlarının etkisiyle Home Depot’un pisaya değerinin Avrupa’daki halka açık şirketlerin tamamından daha fazla olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Kısalar…
Burayı ‘nasılsa kısalar’ diyerek geçmiyorsunuz değil mi, zira çok ilgi çekici konular var…
Tether, 2025 ikinci çeyreğinde 4.9 milyar dolar net kar açıkladı. Dünya haritasını karşınıza alın, dikey olarak ikiye bölün; sağ tarafının lider stablecoin oyuncusu olarak kalacak olan şirket, aynı zamanda çok büyük bir hazineye ve nakit varlığa sahip -gördüğünüz üzere-. Gerçekten genişleme planlarını büyük bir merakla bekliyorum. AI ve tabii agentic payment üzerine çalıştıkları ise tahminin ötesinde, biliniyor.
Bir önceki sayıda Cluely üzerinden ele aldığım ‘yeni nesil girişimcilik’ manşetini hatırlatan bir araştırma okudum, PeerSignal imzalı; Community-Led Growth. Bu araştırmaya göre CLG bir trend olmaktan çıkıp, hızla genele yayılan bir pazara giriş (GTM) stratejisi haline geliyor. SaaS’ların %48’i, ‘büyük çaplı’ olanların ise %58’i bir komüniteye sahip. Komünitelerden gelen lead’ler, 1.7 kat daha hızlı kapanıyor ve komünitelerin içinde olan kullanıcılar da 2-3 kat daha fazla ürünü kullanıyor.
Google’ın Android kullanıcıları özelinde depremleri 5-6 saniye önden haber verdiği özelliğini (Android Earthquake Alerts) duymuşsunuzdur. Ülkemizde bir gündem olmadı ama; 6 Şubat’taki ilk depremde Google; yüksek seviyeli uyarıyı bölgede 10 milyon kullanıcı olmasına rağmen sadece 469 kişiye gönderdi. İkinci depremde de 8158 kişiye yüksek seviyeli uyarı, 4 milyon kişiye ise ‘dikkatli olun’ uyarısı gitti... Bu durum bir algoritma hatası olarak kabul edildi, Google sorunu çözdüğünü söyledi.
Şahsen uzun bir süredir WhatsApp’ın ödeme ve lokal iş yerlerinin hayatına dahil olacağı özelliklerini beklerken; şirket Hindistan’da başarısız oldu. Hindistan’da 500 milyon kullanıcısı olsa da WhatsApp hem regülasyonla zaman kaybetmiş hem de gerekli lokalizasyonları yapamamış gibi duruyor. WhatsApp Pay şu an Brezilya ve Singapur’da aktif.
OpenAI’dan ayrılan bir çalışan ki kendisi ‘sıradan’ bir kişi değil, Segment’in kurucu ortağı Calvin French-Owen; şirketin kültürü ve iş yapış şekline dair uzunca bir yazı yayınladı. Araştırma ve ürün takımlarının görüş ayrılıkları başta olmak üzere, keyifli, ‘meraklısına gider’ bir okuma.
Y Combinator, adeta Soft Commitment’ı kağıda döktü, bi protokol haline getirdi: Handshake. Her açıdan çok mantıklı! ‘Ülkemiz ölçeğinde gerek var mı’, var tabii ki ama uygulanabilir mi, ondan emin olamadım…
AI’ın bazı dev problemleri ve çözüm önerileri
İki problem anlatacağım; birine çözüm önerim var, diğerinde problemi sunan kişi zaten kendi çözümüyle geliyor.
İlk olarak çözümün kabak gibi ortada olduğu konuyla başlayayım. Sam Altman verdiği bir röportajda, ChatGPT’yi terapist gibi kullanma örneğinde olduğu gibi kullanıcılarının çok sayıda kişisel veri paylaştığını; ancak bu veriler özelinde kendi sorumluluklarının net olmadığını, örneğin bir dava olursa ve mahkeme bu verileri OpenAI’dan isterse (ABD’den örnek veriyor), verileri mahkeme ile paylaşmak zorunda kalacaklarını söylüyor. ABD’de gençlerin yarısından fazlası, dünya genelinde haftada 1 milyara yakın insan ChatGPT kullanıyoruz ama en basit konular da dahil olmak üzere regülasyon ve temel meseleler hala net değil. Buna bir çözüm olarak açık kaynak kodlu modeller, lokalimizde çalışan çözümler mi gelişecek, bekleyip göreceğiz.
İkinci problemi ve çözüm önerisini sunan kişi Balaji. AI’da ‘verification gap’ olduğunu söyleyen Balaji; önemli bir iş gücünün yakın gelecekteki işlerinin bu gap’leri kapatmak olacağını belirtiyor. Balaji şunun altını çiziyor; AI probabilistic bir teknoloji, kripto ise tam tersi deterministic.
Yani AI’ın fake içerik üretmesi, teknolojisinin doğası gereği bir kesinlik sunamaması ve beslendiği kaynakların da muğlak oluşu gibi problemlerin hepsine çözüm olarak; bu kaynakların doğruluğu ve üretilen içeriklerin gerçek bir insan eseri olduğu gibi bilgiler on-chain bir yapıda hash’lenmiş, zaman damgası vurulmuş ve herkese (her modele) açık halde, ayrı bir katmanda tutulabilir. Bir token olması gerekmiyor, blokzincirin en temel ve halihazırda çalışan değer önerilerinin bir teknoloji olarak kullanılmasından söz ediyor kendisi. Hiç mantıksız değil, problem de fazlasıyla ortada, siz ne dersiniz?
Jack Dorsey’nin anlattığı AI’ın permissionless olmayışı; çok daha büyük bir problem ama çözümü dengeleri bozduğu için şu an pek mümkün durmuyor, en azından kısa vadede.
Evet, tüm problemlerin sonu açık kaynağa çıkıyor. Ama kazanan biz son kullanıcılar (yani açık kaynak) değil, devletler (en başta ABD) ve dev teknoloji şirketleri olacak gibi durmuyor mu?
LLM pazarı güncel röntgeni
Yakın zamanda %80’i görürüz diyorum
Hiç şaşırmayacağınız, pek de bir işinize yaramayacak bir bilgiyle başlayayım o zaman; 2025 birinci yarısındaki global VC yatırımlarının %53’ü AI startup’larına gitti, ABD ise ‘bu yetmez’ demiş ve %64 ile zirveye oturmuş.
Yine ve yeniden; SaaS’lar
AI öncesi bulut çağının lideri SaaS’lar ise zor durumda. ChartMogul araştırmasına göre -özellikle yeni kurulan- SaaS'ların büyümesi eskiye nazaran artık çok daha zor ve yavaş. Sebepler malumunuz; hem kurumların bütçeleri AI’a kaydı, hem alternatif ürün üretmek çok kolaylaştı; kısacası SaaS’lar AI Agent’lara teslim oluyor, birden çok kez bu konuyu işlemiştim, uzatmayacağım…
Foundation model’lere dair önemli metrikler
Menlo Ventures’ın hazırladığı ve foundation model’leri merkezine aldığı bu raporda da ilgi çeken başlıklar var. Kurumların LLM harcamaları, 2025 içinde 2 kattan da büyük bir artış yaşayarak $8.4b’a ulaştı. Kurumların harcamalarında ise Anthropic liderliği kaptı, kodlama tarafında da OpenAI’ı neredeyse ikiye katladı. Kazandığı parada değil de kullanımda bu arada ama zaten böylesi daha bile değerli. Açık kaynak kullanımı ise hiç fena değil, kurumlardan bahsediyorum tabii ki. Model değişimi yine kurumlarda pek de kolay bir karar değil gibi duruyor, %11’lik switch’in sebepleri ise en çok performans ve sahiplik.
ABD AI Policy
Önce ABD sonra Çin, GenAI özelinde aksiyon planlarını ve policy’lerini açıkladılar. Bir hayli konuşuldu zaten ama en kısa özeti; beklemediğiniz bir şey yok. Özellikle ABD bu alanda küresel güç olmayı, Trump’ın her alanda yaptığı gibi ülkesini önceliklendirerek sürdürmek istiyor. ABD’nin 23 sayfalık AI policy’sinde açık kaynak vurgusu ve teşviği de çok yerde var, burası hemen yukarıda konuştuğumuz konular açısından pozitif.
Anthropic kime yar olacak?
Anthropic, UAE ve Katar ile çok milyar dolarlık yatırımlar için görüşüyor. Söz konusu yatırım gerçekleşirse şirket ABD dışı sermayenin yönettiği en büyük foundation model şirketi olacak. Ama bence Apple, tarihinde pek olmayan bir hamle yaparak Anthropic’i bünyesine katmalı ki bunun da dedikoduları da yok değil.
Bu arada Anthropic’in %14’ünün Google’a ait olduğunu da eklemiş olayım. Google bu hisseler için zamanında $3b ödemişti.
‘Software is Eating the World’ → ‘OpenAI is Eating the Software’
OpenAI, çok önemli bir transfer yaparak Instacart CEO’su Fidgi Simo’yu ‘Head of Applications’ olarak bünyesine kattı. Fidji daha önce Facebook bünyesinde oldukça benzer ve ilişkili rollerde yer almıştı. OpenAI öyle görünüyor ki hem app store’umuz, hem browser’ımız olmak istiyor.
Personal Superintelligence
NPR’da yayınlanan bir araştırmaya göre ABD’de gençlerin %75’i en az 1 kez AI tabanlı arkadaşlık uygulaması kullandı, %52’si ayda birden çok kez kullanıyor, %33’ü en az bir kez insan yerine AI ile kendisi için ciddi olan konuları konuştu. Mark Zurkerberg ise bu hafta içinde ‘bring personal superintelligence to everyone’ vizyonunu paylaştı. Aynı şeyi düşünüyoruz değil mi, Facebook şimdi de Character AI’ı kopyalıyor. Facebook’un bu vizyonunda inanılmaz bir unfair advantage’ı var; o da veri ve aktif kullanıcı gücü. Tabii bir de Meta AI Glasses.
Specs-driven AI development: Kiro (by Amazon)
Amazon’un GenAI’ın ürün-pazar uyumunu en çok yakalamış dikeyi olan AI coding’deki son ürünü Kiro, şu an kapalı beta’da.
Go from ‘vibe coding’ to ‘viable code’
Kiro’nun en büyük farkı ‘specs-driven’ bi yapıda çalışıyor oluşu... Yani aslında daha önce aktardığım ‘context building’ yaklaşımının AI coding’e özelleşmiş hali diyebilirim. Bu da ‘kontrolü kolayca kaybedebildiğiniz’ rakiplerinden, Kiro’yu ayrıştıran temel nokta olarak öne çıkıyor.
Kurumsal seviyede bir güvenlik ve gizlilik katmanı vadeden Kiro, aynı zamanda deployment sürecini de üstleniyor. Kiro aynı zamanda belirlediğiniz tech-stack özelinde çalışabiliyor.
Kiro geçtiğimiz hafta içinde Google’ın duyurduğu Opal ya da Microsoft’un duyurduğu GitHub Spark’tan farklı bir konumda, farklı bir değer önerisi ve yaklaşıma sahip.
University of Toronto’da Senior Software Engineer olarak çalışan ve Kiro’yu hem bana anlatan hem de deneyimleme şansına sahip olan sevgili arkadaşım Burak Sormageç’e Kiro ile olan deneyimini ve rakiplerinden farkını sorduğumda şunları paylaştı:
“Öncelikle tüm Soft Commitment okuyucularına merhaba! Erman’ın e-bülteninde yer almak benim için çok keyifli.
AI ile software development konusuyla çok erken süreçlerden beri alakadarım ve çok sayıda IDE ya da IDE extension’u kullanarak yazılım geliştirme deneyimim oldu. Bunlardan bazıları Cursor, Claude Code, Trae.ai, RooCode, Traycer, Cline, KiloCode vb.
Ancak bu AI destekli geliştirme araçlarının en büyük problemlerinden biri; siz prompt girdiğinizde tüm ürüne dair hikayeyi tek bir parça olarak ele almasıydı. Her ne kadar MCP’ler ya da harici tool’lar aracılığıyla task listeleri çıkarılabilse de tam anlamıyla IDE ile bütünleşik olmadığından problem yaşanıyordu. Ta ki Amazon’un Kiro.dev’i ile tanışana kadar. Kiro.dev’in diğerlerinden farklı yaptığı birkaç konu var ve bence çok kıymetli.
Buna AI driven yazılım geliştirmede Specs Driven Development deniyor; aslında Business Development Documentation gibi düşünelim. Bu aşamada Kiro, siz bir talep yarattığınızda öncelikli olarak bunu 3 aşamalı olarak planlar: Requirements, Design ve Tasks.
Requirements aşamasında aslında sizin girdiğiniz prompt’u ürünleştirmek için önce müşteri beklenti analizi yapar; yani hikaye ve kabul kriterleri oluşturur.
Design aşamasında tasarım çıkar; tasarım aşamasında ise sistem mimarisi, teknoloji stack'i, arayüz bileşenleri, sonrasında ise software metodolojileri, test yönelimlerinden neler kullanılacak gibi konuları ele alır. 2. aşamada işin teknik tasarım kısmını halleder.
Tasks aşamasında ise bu adımların implementasyonlarını yapabilmek için tasklar oluşturur; ancak her task küçük küçük 3-5 adımdan oluşur ve her taskın içinde eğer varsa diğer tasklar ile requirements bağlantısı kurar; yani örneğin 2.2 taskı için 1.3 yapmalısın gibi bir dizayn oluşturur. Daha sonra tek tek bu taskları işler; bu sayede kullanılan LLM'in context size'i içerisinde daima her işlemi gerçekleştirme imkanına sahip oluyoruz. Diğer IDE'lerde bu süreci daima sizin deneyim sahibi olup bu biçimde dizayn etmeniz gerekir; ama Kiro.dev sizin için bu aşamaları dizayn eder.
Bunlar dışındaki 2 diğer çarpıcı özellik ise Agent Steering ve Agent Hooks.
Agent Steering aslında proje içerisinde gerçekleştirdiğimiz standardizasyon ve kullanım kurallarını dokümante edip her bir taskı başlatırken system prompt içine bunları dahil ederek daimi olarak aynı standartlarda kod yazmanıza fayda sağlamaktadır.
Agent Hooks ise her bir task çalışmadan ya da çalıştıktan sonra sizin trigger etmek istediğiniz belli snippet’leri trigger etmenizi sağlar; örneğin her task sonrası code quality ya da test coverage için gerekli trigge'r’lar tetiklenir, kodda quality issue varsa problem çözülür ve testi yazılır.
Şimdilik benden bu kadar. Gelecek sayılarda da edindiğim bilgilerden ve deneyimlerden sizlere aktarmaya devam edeceğim.“
Bu arada bu kadar AI coding demişken; haftaiçinde Meta da kodlama mülakatlarında geliştirici adaylarına AI asistanı kullanma izni verdiğini açıkladı.
Anthropic’den dikey model: Claude for Financial Services
Claude for Financial Services gibi sektör spesifik modellerin öneminden hatırlarsanız daha önce de bahsetmiştim.
Finans dünyasının üretken yapay zeka ile buluştuğu noktada bugüne kadar en çok öne çıkan konu başlıkları Agentic Payment ve beraberinde bu yeni dünyanın para birimi olması kuvvetle muhtemel stablecoin’lerdi.
Anthropic ise konuya başka bir yerden yaklaştı. Geçtiğimiz hafta içinde üretken yapay zeka inovasyonunda OpenAI’ın hep bir adım önünde olan Anthropic, Claude for Financial Services’i duyurdu. Sektör spesifik bu model finans profesyonellerinin hayatını bir hayli kolaylaştırmaya aday.
Evet, Claude for Financial Services biz son kullanıcıları değil, finans profesyonellerini hedefliyor. Enterprise pakette ve Claude 4 ile çalışan ürün; S&P Global, PitchBook, Databricks, Snowflake ve Morningstar gibi entegrasyonlarla öne çıkıyor; finansal analistler, portfolyo yöneticileri ve underwriter’ların hayatını kolaylaştırmak istiyor.
Pazar araştırmalarından compliance automation'a, finansal modellemeden portfolyo sağlık analizine kadar üretebilen Claude for Financial Services; projenin iş ortakları olan Deloitte ve KPMG danışmanlığında implemente edilebiliyor.
Finans profesyonelleri demişken şuna değinmesem olmazdı; yeni excel agent’ı Shortcut, 10 denemeden 9’unda bir McKinsey analistlerinden daha iyi performans veriyor. Evet fazlasıyla magazinsel bir söylem, hatta belki de intern analistleri baz aldılar ama yakın gelecekte buraya gidebiliriz, ya da aradaki fark McKinsey’nin rahatsız olmayacağı bir noktaya ulaşsa da kafi.
Kapanış…
Soft Commitment’ın 186. sayısını buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler! İlgisini çekeceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla Soft Commitment’ı paylaşmayı unutmayın.
19 Ağustos sabahı, her zamanki saatinde Soft Commitment’ın yeni sayısı hem e-posta kutunuzda hem de favori podcast uygulamanızda olacak.
Sevgiler.
Ellerine emeğine sağlık. Çok güzel bir derleme olmuş yine. Onca okuduğumuz şeyin arasında senin özet geçmen harika oluyor.