Soft Commitment #190 | ‘OpenAI is Eating the Software’, Web2.5, Google'ın hikayesi...
OpenAI: AI'ın Windows'u, Web3’e iyi haber: Web2.5, Web3’ü yendi, Google’dan Alphabet’e bir devin hikayesi ve iyi stratejik yatırımın faydaları, girişimler hangi AI'lara para harcıyor?..
Soft Commitment’ın 190. sayısından herkese merhaba!
IMF Başkanı’nın ‘belirsizlik artık normal oldu’ dediği dünyada, teknolojideki belirsizlik de -AI sağolsun- had safhada... Ama şanslısınız, Soft Commitment ile bu dünyanın üzerindeki bulutlar bir nebze de olsa aralanıyor. 190. sayıda da 5 başlık altında onlarca bullet point sizi bekliyor.
Rastlamanızın pek de kolay olmadığı konu ve içgörülerle, zihninizde daha sonra birleştirmeniz için çok sayıda nokta koymaya çalışacağım. Son on beş güne Soft Commitment bakışı atmaya hazır mısınız?
Soft Commitment Podcast 🎙️
Benim sesimle eğitilmiş AI modelinin buradaki içerikleri seslendirdiği Soft Commitment Podcast’i keyifle dinleyiniz, favori mecranızda takip ediniz.
Sekiz buçuk senedir devam eden ve 8 bin 16 teknoloji sektörü çalışanının takip ettiği Soft Commitment’ı iş arkadaşlarınıza forward etmeyi ve paylaşmayı atlamayın.
Keyifli okumalar,
Önce ‘benden haberler’;
Geride bıraktığımız hafta sonunda, SaaS Bridge etkinliğinde, Üretken Yapay Zeka ekseninde bir sunum yaptım. Enerjisi yüksek ve içeriği dopdolu olan bu etkinliğe davet için tekrardan teşekkürler! Genelde ‘üstüne konuşmak üzere’ küçük başlık ve görseller var ama incelemek isteyenler için yaptığım sunum da burada. Her bir sayfanın konuşmacı notlarında ilgili linkleri bulabilirsiniz.
Favori podcast’lerimden olan Üretim Bandı’nda, sevgili Eran Filiba ve Ateş Yankı Öksüz ile ‘Yapay Zeka PM’liği Öldürüyor Mu?’ üzerine konuştuk. Fazlasıyla keyifli bir sohbetti, çıkış noktamızsa şuradaki ‘bottleneck’ mevzusu…
‘Normal bir influencer’ olmadığım için siz iki hafta sonra öğreniyorsunuz ama; ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nun düzenlediği ‘Digital Content Creators and Influencers Networking Event’ isimli etkinliğe katıldım. AI ile hazırladığımız podcast’ten e-bültenin ismine kadar ilgi çektiğimizi söyleyebilirim, etkinlik benim açımdan en kısa özetiyle akılda kalıcı tanışmalara vesile oldu.
‘OpenAI is Eating the Software’
Üretken Yapay Zeka’nın lideri OpenAI; 2010’lu yıllardaki ‘Software Is Eating the World’ makalesi gibi, 2020’li yıllarda ‘OpenAI is Eating the Software’ dercesine büyümeye devam ediyor.
Şirketin DevDay etkinliğindeki gelişmeleri zaten çoktan okudunuz/gördünüz diyerek ben daha farklı yerlerden konuya bakmaya çalışacağım…
Çok kısa bir özetle başlayalım, hem DevDay hem de sonrasındaki birkaç günden;
Sora 2 video modeli ve bu modeldeki videolardan oluşan bir sosyal ağ ayrı bir uygulama olarak ve davetiye usulüyle yayımlandı,
ChatGPT’nin 800 milyon haftalık aktif kullanıcısı var,
Artık ChatGPT içinde doğrudan uygulamalar çalışabiliyor (bunu daha önce de duyurmuş ama adım atmamışlardı, şimdiyse bir Apps SDK ve lansman iş ortakları var),
Geliştiricilerin AI Agent’larını kolayca tasarlamasına, dağıtmasına ve optimize etmesine olanak tanıyan (n8n kadar yetenekli olmasa da) AgentKit lanse edildi.
En çok token tüketen yani ChatGPT’yi en aktif kullanan kullanıcılarını da açık açık paylaşan OpenAI, çok beğendiğim şekilde YouTube’un 100 bin ve 1 milyon takipçi plaketleri gibi bir de plaket hazırladı.
DevDay için güzel bir özet burada.
AMD ile OpenAI arasında imzalanan yatırım anlaşmasında OpenAI, tükettiği işlemci ücretlerini, doğrudan nakit yerine AMD hisseleriyle ödeme hakkı veren imtiyazlı bir araçla finanse edebilecek. Bu sayede OpenAI, AMD hisseleri değer kazandıkça toplam GPU maliyetini dengeleme fırsatı elde etmiş olacak. NVIDIA bağımlılığı açısından akıllı ve finansal olarak makul bir anlaşma kesinlikle.
Şirket -şimdilik- Asya’da başlayan yeni bir ücretli pakette, daha az tüketim yapan kullanıcılar için daha düşük ücret seçeneği sunmaya başladı.
Ve son; ChatGPT’ye ‘parental control’ geldi.
‘Araç için gel, ağ için kal’
Instagram’a insanlar nasıl geldi? Fotoğraflarının daha güzel gözükmesini sağlayan ve çok kolay uygulanabilen filtrelerle. Ki Instagram’ı bir check-in uygulamasından fotoğraf uygulamasına pivot ettiren de, kuruculardan birinin Cancún/Meksika tatilinde, eşinin o mükemmel manzaraya rağmen çektiği fotoğraflardan ‘bir türlü mutlu olmaması’ (bu bir gerçek hikayedir…) problemiydi.
Sora da buna benzer bir çıkışla, aracın gücüyle App Store listelerinde yayında olduğu tek ülke olan ABD’de birinciliğe oturdu (ilk beş gününde ‘sadece’ bir milyon indirme, ve hala devam eden davet ile kullanıcı kabulüne rağmen).
ChatGPT’nin ilk beş gününden bir hayli iyi bir giriş. Ama evet, bence de Sora bugünün sosyal medya dünyasında belirli bir yere kadar büyüyebilecektir. Ama Sora’nın bu çıkışı halihazırda dev sosyal ağların AI entegrasyonu konusunda çok net fikirler veriyor. AI üretimi içeriklere nerede ve nasıl izin vermeleri, bunu nasıl yönetmeleri gerekecek?
Meta’nın kendi modeliyle (bu noktada görsel değil ama videoda Google ve OpenAI’ın gerisindeler) ‘edit/generate with AI’ özelliği ve AI üretimi içeriklerin etiketlenmesi ilk yapılması gerekenlerden sanırım. Görünen o ki AI üretimi videolar tüketim noktasında önemli bir pay alacaklar, zaten çoğunluğu Google modellerinden çok sayıda video, şu an tüm sosyal medyalarda oldukça popüler.
Şu an telif meselesi hala çözülmeyi bekliyor (OpenAI’ın tutumu, lisans sahiplerine ‘siz istemiyorsanız sistemden opt-out olabilirsiniz’ demek). Ama görünen o ki, gerçek hayattan akılda kalıcı figür ve hikayelerle beraber AI ile üretilen videolara gösterilen ilgi uzun vadede kalıcı olacak. Zaten insan üretimi videolarda da tek kriter ‘doomscrolling’ yapabilmekti.
Ürün → Kullanıcı → Geliştirici
OpenAI artık üçüncü aşamada. Apps SDK ve Agentic Commerce Protocol ile hem bağımsız geliştiriler hem de şirketler artık ChatGPT içine, şirketin kuralları ve gelir modeliyle girmeye başlıyor. Aşağıda okuyacağınız Google hikayesine çok benzer bir döngüyle karşı karşıyayız. Google tarayıcıdan mobil platforma, videodan konuma çok sayıda cepheyi kazanırken ‘işletim sisteminde’ okulların dışına çıkamamıştı. OpenAI’ın yapmak istediği de AI’ın Windows’u olmak. Kurucu profili ve bugüne kadar sergilediği execution kabiliyetiyle buna en büyük aday da zaten kendisi... (Windows benzetmeme takılmayın, çevremizde çok farklı olsa da dünyada Mac’in pazar payı sadece %15.)
Evet, -Bret Taylor’ın söylediği gibi- GenAI’da da bir hype faktörü olduğu gibi çok benzeri OpenAI için de geçerli, ama zaten bugünün dünyasında hype’sız büyümek mümkün değil, istemeseniz da o hype’ı arkanıza alıyorsunuz.
OpenAI bu hikayede bahsetmediğim donanım ve ses gibi alanlardaki çabalarını da düşününce, bu adımların yarısında bile başarılı olsa AI’ın Windows’u oluyor zaten. :)
Son olarak; kısa vadede ChatGPT’ye ücretsiz paketi kullanan kullanıcılar için reklam seçeneği eklenmesi olası gibi duruyor. Zira OpenAI takımını kurmaya başladı bile.
Web3’e iyi haber: Web2.5, Web3’ü yendi
Ryan Yi imzalı ve ‘Onchain’s FAANG - How I Learned to Stop Worrying and Love Web2.5‘ başlıklı bu yazı oldukça kafa açıcı.
Web3 dediğimiz dünyanın kağıt üzerinde çok iyi duran merkeziyetsizlik felsefesi, yıllar içinde eğer merkeziyetsizlik bir spektrumsa gittikçe bu spektrumun diğer ucuna doğru kaydı. Artık zincir üstü yani blokzincirler üzerinde işlem yapıyor olsak bile KYC yaparak girdiğimiz bir uygulamada, zincir üstündeki verilerin dahi kontrol edilebildiği (bloklama ya da geri alma gibi) bir düzendeyiz. Zaten böyle olması gerekmiyor muydu, evet, belki biraz ‘fazla hayal kurmuşuz’.
Peki blokzincirin hikayesi hala nerede? Aslında tam olarak çok iyi bir yazılım altyapısı olmasında; entegrasyonu kolay, hatta kendiliğinden global bir mimari. Evet, hala yoğun ölçeklerde test edilmedi, lakin hızlı, finans dünyasındaki en büyük dertlerden biri olan settlement’ı kolay, takip edilebilir, çoğu zaman şeffaf…
Makalede de kriptonun FAANG’ı (Facebook, Amazon, Apple, NVIDIA, Google) olarak 5 şirket ele alınmış: Coinbase, Robinhood, Stripe, Telegram ve Binance. Bu şirketlerin en önemli kozları geniş kullanıcı kitleleri ve sahip oldukları dağıtım kanalları. Aynı yukarıda bahsettiğim düzende ilerleyen bu şirketlerin her biri; blokzincir üzerindeki teknolojinin, yine bahsettiğim avantajlarını kullanarak kriptonun Onchain5’ı olma yolunda ilerliyor.
Bir başka deyişle; kriptoda teknoloji eşiğini aştık, UX’i nasıl aşacağımızı artık biliyoruz, sırada dağıtım kaldı.
Örneğin Stripe’ı ele alalım. Şirketin web2’de elinde neler olduğunu zaten biliyoruz, peki web3’de neler var (ilk ikisi satın alma):
Stablecoin’lerin orkestrasyon görevini üstlenen; Bridge
‘UX’i çözen’ kripto cüzdan altyapısı; Privy
Ödemelere odaklı özel blokzincir; Tempo
Stripe bu üçlüyle beraber milyonlarca üye işyerinin kendi stablecoin’lerini çıkarmasına ve global ödemelerin milisaniyeler içinde yapılmasına alan açıyor. Şirket, kart ağlarının üzerinden değil, kendi blokzinciri üzerinden ödemelerin dönmes için yeni bir finansal ağ oluşturuyor. Onchain5’ın diğer üyeleriyse daha çok yatıırm dünyası odağında.
Google’dan Alphabet’e dev teknoloji hikayesi, iyi stratejik yatırımın faydaları
Haftaiçinde favori podcast’lerimden Acquired’ın hazırladığı Google serisinin ikincisini de dinledim. Siz birden başlamak isterseniz, burada. Çok derin bir araştırma, çok iyi bir hikaye anlatımı ve teknolojik derinlikle yapılan yerinde analizler. Çok iyi bir dizi izlemek mi yoksa Acquired’ın 12 saatlik Google serisi mi, kesinlikle Google. Hem de podcast’in güzelliği olarak yürüyüş yapmak ya da araba kullanmak serbest… :)
Seriyi dinleyince bir kere şunu düşünüyorsunuz -hoş bunu düşünmek için 12 saatinizi vermenize gerek yok- orası şampiyonlar ligiyse biz olsak olsak bölgesel amatör ligiz… İnovasyon döngüsü ve girişimcilik kültürü nedir, çok net yanıtları seri içinde... Tabii yer aldığınız ülkenin ekonomik boyutu ve cazibe merkezi oluşu da bir başka konu.
İkinci bölümü dinlememin hemen ardından da şu bilgiye denk geldim, gelin bir ufak liste yapalım;
Google, Anthropic’in %14’ünün ve Spacex’in de %8’inin sahibi.
Gmail’indeki başarıyı gördükten sonra o zamanlar küçücük olan YouTube’u, $1.6b ödeyerek 2006’da satın aldı (Google tarihindeki en büyük pişmanlıklardan biri de; bu işlemin hisse karşılığı gerçekleşmesi, çünkü Google hisseleri o günden bugüne 20 kattan fazla değer kazandı),
Double Click’i 2007’de $3.1b’a satın alarak bugünkü reklam platformlarının temelini attı (bu işlem masada başka bir oyuncu da olduğu için DD bile olmadan, saatler içinde bitmiş)
2014’de de bugünkü üretken yapay zekanın o dönem temellerini atan Deepmind’ı $500m karşılığında bünyesine kattı (Deepmind kurucu ortağı Mustafa Suleyman, bugün Microsoft’un AI’dan sorumlu en üst düzey yöneticisi).
Aynı yıllara denk geliyor farketmişsinizdir, tam Google’ın dikey ürün büyümesini strateji olarak ele aldığı dönem, 2005 yılında $50m karşılığında Android’i satın aldı.
VC yatırımlarını hiç saymıyorum bile, çünkü oraya girersek Stripe, UIPath, Lyft, Airbnb, Databricks, Robinhood, Duolingo vs. artık kimi ararsanız portfolyoda.
Podcast’te de güzelce işleniyor bu konu; Google Maps gibi çok sayıda içeriden çıkan üründe de kilit rol oynayan, adını bile bilmediğimiz şirketlerin satın alınmaları.
İlk arama motoru olmamasına rağmen yaptığı teknolojik geliştirmelerle rakipleriyle arasında ciddi fark yaratan ve iş modeli inovasyonunda yaptıklarıyla birinciliğe kısa süre içinde oturan Google; sonrasında ürünlere yöneldi. Çünkü ana gelir kaynağını oluşturan reklamlar başka işletim sistemlerinde, başka tarayıcılarda çalışıyordu ve belki de en önemlisi; Google’ın teknik olarak çözdüğü problemler, milyonlara hitap edecek ürünlerin en önemli giriş bariyeriydi. Bu noktada Google Maps ve Gmail gibi ‘wow’ etkisi çok yüksek ürünler (Gmail lansmanında Microsoft’un benzer ürünü 4mb alan sunuyorken Gmail ise 1gb ile yola çıktı örneğin), büyük başarı kazanınca kurucu ekibin bu alandaki motivasyonu daha da arttı. Ve Google; bugün, 1 milyonun üzerinde kullanıcısı olan 10’un üzerinde ürüne sahip.
Pek farkında değiliz ama Deepmind ile beraber üretken yapay zekanın temellerini de aslında atan Google... Bugün zaten o geçmişin izlerini; şirketin birbiri ardına çıkan ve çok ses getiren AI ürünlerinde de görüyoruz.
Google’ın OpenAI ile olan savaşında neler yapacağı, hele Sergey Brin bizzat cephede olmayı seçmişken (kendisi bu ‘eğlenceyi’ kaçırmak istemediğini söyledi ve ofise dönüş kararı aldı) çok merak ediyorum.
Kısalar…
Ne kadar iyi bir Y Combinator takipçisisiniz? Tabii ki YC takip edilecek bir sosyal medya hesabı değil, ama bir kültürün, bir düşünce şeklinin lider komünitelerinden biri. YC Arena, bugüne kadar gördüklerim arasında en detaylı hazırlanmış, içinde farklı oyunlar barındıran, keyifli bir iş. Video izleyip, girişimin kabul alıp almadığını ya da geçmiş dönemlere kabul alan girişimleri tahmin etmek gibi farklı oyunlar var.
Günümüz GenAI paradigmasında illa ki bi uygulamaya bile ihtiyacınız bulunmuyor. Sadece prompt yazarak; demografik profilinin rolüne girip (potansiyel) müşteriniz adına LLM’le konuşmanız halinde yüzde 90 doğrulukla bu kişinin satın alma niyeti tahmin edilebiliyor. Buyursunlar.
Tüm dünyada mesai saatleri tekrar gündemr otururken; özellikle Silikon Vadisi startup’ların benimsediği 996 (sabah 9’dan akşam 9’a, haftada 6 gün) yaklaşımı, Ramp’ın kurumsal kart harcamalarına da yansıdı. Enteresan şekilde örneğin New York’ta bulunan startup çalışanlarından benzer bir eğilimi rastlanmıyor, veya SF’de geçmiş senelerde de. Şöyle diyelim; SF hustle’a geri döndü.
Unilever, reklam bütçesinin yarısını influencer’lara yatırıyor. Şirket, son dönemde beraber çalıştığı influencer sayısını da 20 katına çıkardı. Pazara bakacak olursak; kısa değil uzun vadede çalışılması, hikaye anlatan, farklı olan ve anlattığı konuda bilgi birikimi, bir geçmişi olan kişilerle çalışmak son dönemde konuşulan öneriler.
Bain & Company, bu yıl altıncısını yayınladığı Technology Report 2025’te sadece AI anlattı desem yeridir. Biraz şişirilmiş (son iki yılda EBITDA’sını AI kullanarak %10 ile %25 arasında arttıran kaç şirket vardır acaba) ama sunumlarda da işe yarar.
Hazır Bain & Company demişken; Deloitte, Avustralya hükümeti için hazırladığı ve $300k değer biçtiği raporda, AI kullanımı kaynaklı olarak hatalar tespit edilmesi üzerine ödemesinin bir kısmını iade etmeyi kabul etti. Raporda uydurma alıntılar, sahte kaynaklar ve yanlış atıflar bulunuyordu. #187’de konu ettiğim ‘danışmanlık sektöründeki AI dönüşümü‘, hiç fena gitmiyor…
WWW’nun kurucusu, bugün ben bu satırları yazıyorsam siz de okuyorsunuz en önemli sebebi olan Tim Berners-Lee; bugünün internetinin aşırı merkezileştiğine ve büyük platformların kullanıcı verisini çok yoğun kullanmasına vurgu yaparak; aynı CERN gibi bağımsız ve etik ilkelerle çalışan bir ‘AI Araştırma Kurumu’ önerisi yaptı. Amaç ise yapay zekanın kötüye kullanımını önlemek ve veri egemenliği için uygulanması gereken politikaları belirlemek.
AI Agent’ların komut ile niyet ayrımını yapamamasından kaynaklı olarak, yeni bir saldırı vektörü ortaya çıktı. Notion AI örneğinden güzel bir anlatım burada.
En geleneksel finansal kurumdan yeni dünyanın en hype kripto girişimlerinden birine, ilginç bir hamle… New York Borsası’nın (NYSE) sahibi olan ICE, kripto tabanlı tahmin pazarı platformu Polymarket’e 2 milyar dolar yatırım yapacağını açıkladı. Yatırımla beraber platformun değerlemesi $8b’a yükselmiş oldu. ICE, hem platforma sentiment verisi sunacak hem de 2 şirket tokenizasyon projeleri özelinde ileride işbirlikleri yapacak.
Ekim 2023’de, Soft Commitment #144’de sizlere 2023 versiyonunu paylaştığım Air Street Capital imzalı ‘State of AI Report’ burada. 4 başlık altında GenAI için geniş bir özet ve önümüzde yıl tahminleri ilgi çekici, rapor da hemen başında bir önceki yılın tahminleri ve sonuçlarıyla başlıyor.
Humanoid robotların şu an en gözde oyuncusu Figure, en son turunda $2.6b değerleme üzerinden aldığı yatırımdan bir buçuk sene sonra, bu sefer (15x ile) $39b değerlemeye ulaştı.
Erken aşama girişimler parasını hangi AI’lara harcıyor?
‘AI-first company’ olmaya çalışan kurumlar bir yana dursun; ‘AI-native’ olduklarına inandığımız erken aşama girişimler paralarını hangi AI araçlarına harcıyor? A16Z imzalı ‘AI Application Spending Report’, tam olarak bu soruya odaklanmış…
En büyük startup odaklı -dijit)al- banka Mercury’deki işlem verilerini kullanan raporda, beklenmedik ürünler de var. Aşağıda görebileceğiniz liste, tamamen harcama verisine göre bir sıralama sunuyor.

Soft Commitment bakışıyla listeye bakacak olursak;
Erken aşama girişimlerin normalde yüksek faturalarda hizmet alabildiği alanlar da listede kendine yer bulmuş. 11. sıradaki Delve uyum süreçlerinde otomasyon, 29. sıradaki Combinely ise muhasebede otomasyon sağlıyor.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama; listedeki 50 ürünün 35’i, bireysel kullanıma müsaade ediyor. Ürünlerin önemli bir kısmı da, hayatlarına bireysel kullanım odağıyla başlayan, daha sonra B2B olarak konumlanan cinsten. Yani GenAI paradigmasında bireysel yazılımlar çok daha güçlü bir hale geliyor ve kısa süre içinde kurumsal kullanıma da evrilebiliyor.
Listenin yüzde 60’ını yatay yani genel odaklı uygulamalar oluşturuyor. Burada da OpenAI lider, Anthropic 2, Perplexity 12. sırada. Notion (10) ve Manus (33) gibi oyuncular ise kullanıcı verileri üzerinde ‘bağlamsal LLM erişimi’ sunarak listeye girmişler.
Dikey uygulamalarda hala toplantı ve not alma araçları ön planda, ‘hala’ diyorum çünkü katma değeri yüksek olsa da daha yaratıcı bir dikeyin ortaya çıkmaması da biraz düşündürücü diye düşünmüyor değilim. Fyxer bu kategorinin birincisi, onu Happyscribe ile Plaude de takip ediyor. Soft Commitment’ta sıklıkla bahsettiğim isimlerin başında gelen Cluely de bu kategoride ve 26. sırada.
‘Yaratıcı üretim ve kodlama’ en büyük kategori. Video ve görsel üretimi yapan Freepik 4, ses alanının lideri ElevenLabs 5. sırada. Kategorideki diğer isimlerden de bahsetmek gerekirse; Canva, Photoroom, Midjourney, Descript, Opus Clip, Capcut, Arcads ve Tavus.
17 dikey AI aracının 12’si, insanın da içinde olduğu bir yapıda, insanı destekler bir konumda. 5’i ise tam otomasyon sağlama hedefinde. 27. sıradaki Crosby Legal, otonom hukuk süreçleri, 37. sıradaki 11x otonom GTM ekipleri, 42. sırada yer alan Alma, AI ile göçmenlik başvurusu yapıyor.
Müşteri hizmetleri kategorisine Lorikeet, Customer.io, Ada ve Crisp listede.
Vibe-coding alanına bakalım; listenin 3. sırasındaki Replit kategorinin de birincisi. Cursor ve son dönemde trafiği yüzde 50 düşen Lovable ile Emergent da listede.
Kapanış…
Soft Commitment’ın 190. sayısı da burada sona erdi, sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler.
Soft Commitment’ı ilgisini çekeceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla paylaşmayı da unutmayın. Beraber ve sayenizde büyüyorum/z.
Bir sonraki sayı 28 Ekim gününe denk geliyor, yani resmi tatile… Pazartesi’den yeni sayıyı yayımlamak fena fikir değil sanki.
Sevgiler.