Soft Commitment #193 | Kurumsal dünyada AI kullanımı, sosyal medya çocuklara yasaklanmalı mı, 'AI eats the world'
AI in Practice Survey, OpenAI'ı tahtından etmeye en büyük aday kim, State of European Tech 2025; 7 maddede 10'larca haber ve içgörü seni bekliyor.
Soft Commitment’ın 193. sayısından, 2025’in son ayından herkese merhaba! ‘Üç sene önce bugün ne oldu’ desem ne dersiniz, ChatGPT hayatımıza girdi…
Hem siz hem de sevdikleriniz için çok iyi bi yeni yıl hediyesi hazırlığı içindeyim, bir sonraki sayıya kadar beklemeniz gerekecek, sürprizi kaçmasın. :)
Rastlamanızın pek de kolay olmadığı konu ve içgörülerle, zihninizde daha sonra birleştirmeniz için çok sayıda nokta koymaya çalışacağım. Son 15 güne Soft Commitment bakışı atmaya hazır mısınız?
Soft Commitment Podcast 🎙️
Benim sesimle eğitilmiş bir AI modelinin, e-bültendeki içerikleri seslendirdiği Soft Commitment Podcast’i dinleyebilir, kullandığınız podcast uygulamasında takip edebilirsiniz. E-bülten okumaları dışındaki bonus bölümler de sizi bekliyor.
Sekiz buçuk senedir devam eden ve 8.279 teknoloji sektörü çalışanının takip ettiği Soft Commitment’ı iş arkadaşlarınıza forward etmeyi ve paylaşmayı da atlamayın.
Keyifli okumalar,
18 Aralık’ta düzenlenecek olan Brick Institute imzalı Building with AI’ın medya sponsorlarından biri de Soft Commitment… Yapay zeka ve ürün geliştirme kelimelerinin yanyana gelmesi sizi de heyecanlandırıyorsa etkinlikte yerinizi alın derim.
Şu gibi oturum başlıkları ve çok daha fazlası etkinlikte sizi bekliyor: ‘Practical Evals’, ‘Building your Product OS using Cursor’, ‘AI That Fits the Way People Shop’, ‘Kumru’nun Geliştirilme Öyküsü’ ve ‘Agentic Product Development Experience at Trendyol’…
Gerçek hayat, Twitter’daki dünyadan farklı: AI in Practice Survey
Theory Ventures, yapay zekanın bugün pratik dünyadaki yerini ele almak için bir çalışmaya imza attı ve 193. sayının manşetini kapmayı da başardı: AI in Practice Survey.
413 ‘teknik kapasitesi yüksek’ takımla yapılan görüşmelerle ortaya çıkan veriler, Twitter’a hakim olan muhabbetlerden biraz farklı.
Mesela canlı ortama çıkan takımların %70’i açık kaynak kodlu AI modelleri de kullanıyor, %72’si AI agent’larını veritabanlarına bağlamaktan çekinmiyor…
Hemen bi Soft Commitment özeti yapalım, ama bana kalırsa siz mutlaka çalışmayı bizzat ziyaret edin. AI altyapı işlerini anlamak, kendi yaklaşımınızı doğrulamak için oldukça değerli bir içerik zira.
Açık kaynak kurumsal tarafta baskın. Takımların kabaca %65’i genellikle ya da çoğunlukla açık kaynak modelleri, %25’i benzer şekilde ‘kapalı kaynağı’ tercih ediyor.
AI agent’ların erişim alanları oldukça geniş. Tabii burada 413 takımın dağılımı yani örneğin regüle bir alanda yer alıp almamaları da kritik oluyor ama; agent kullanan takımların %72’si veritabanına, %58’i memory’ye ve %56’sı da file system’e erişim vermekten çekinmiyor.
MCP’lerin kullanımı oldukça yaygın. Takımlar %58 oranında MCP’lerle kendi sistemlerine, %54 oranında dışarıdaki API’lara erişim sağlıyor. Kendi MCP sunucusunu geliştiren takımların oranı ise %16.
Bu bölüm özellikle şaşırtıcı; takımların tam %85’i synthetic data kullanıyor, %63’ü de bunu eval’lar için yapıyor. Takımların %47’si bağlam genişletme için PromptEvolution gibi prompt optimizasyon çözümlerini uyguluyor.
Şu an bağlamı genişletecek çözümler ve paralelde çalışacak doğrulamaya yarayan metodolojiler gerçek dünya adaptasyonu için bir numaralı engel veya fırsat gibi duruyor, ereden bakmak isterseniz.
%75 ile hem internal hem external use-case’lerde AI tercih etme oranı had safhada. ‘Sadece internal’ %12 ile ‘sadece external’ %18.
Sosyal medya çocuklara yasaklanmalı mı?
Son zamanlarda ben ve muhtemelen siz gibi ‘sayısalcılarla’ değil de ‘sözelcilerle’ sohbetlerim arttı, arttıkça bugün dünyaca içinde olduğumuz kaotik ve adeta freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı giden halimizin ana sebeplerinden biri de sosyal medya platformları diye düşünmeye başladım. Tek sebep değil tabii ki, ama top 3’e rahat girer…
Özellikle internet hatta bu ‘akıllı telefon öncelikli yaşamı‘ hiç tatmamış gençler, sosyal medyanın zararlarına karşı ‘fazla korumazsızlar’. O yüzden de en son Avustralya’nın da dahil olduğu gençlere sosyal medyayı yasaklayan ülkeler kervanı bana hiç de mantıksız gözükmüyor.
Avustralya, 10 Aralık’tan itibaren YouTube ve Twitch de dahil olmak kaydıyla büyük sosyal medya platformlarının ‘büyük kısmını’ 16 yaş altı vatandaşlarına yasaklıyor. Hesap açmalarını engelliyor, hatta mevcut hesaplarını da kapattırıyor. Nasıl’ı ayrı bir soru ama bir çözüm illa ki bulunur, ‘bizler kimliğimizi okutarak (NFC) mı girelim’ diyorsanız, gerekirse evet. 16 yaş altı, 2 yaş üstü bir çocuğa (2 yaş üstüne tıbben bebek denmiyor-muş) sahip bir baba olarak biraz fazla mı hassas düşünüyorum ya da dünyada giderek artak ‘yasaklayalım’ zihniyeti bende de mi etkisini gösterdi, bu soruya yanıt vermek zor ama siz ne düşünüyorsunuz?
İlk aklıma gelen argümanlarım;
İstemiyorlar ya da başaramıyorlar, ama (YouTube Kids gibi çocuklara özel olan versiyonları deneyimlemedim, şimdilik onları ayrı tutuyorum) very big tech’ler sosyal ağlarını gerektiği gibi korumuyorlar, ya da koruyamıyorlar...
AI ile beraber çok basit bir şekilde bir çocuğun hesabını takip edip, bu hesapta paylaşılanlar ışığında DM’den çocukla iletişime geçip, onu hayal bile etmenin zor olduğu bir akışa sürüklemenin önünde bir engel yok. Arkasına bulut bilişim nimetleriyle biraz bütçe koyun, aynı anda milyonlarca çocuğa üstelik.
Gıda, sağlık, ulaşım… Neden bu sektörlerde standartlar var? Çünkü insanlık bu gibi kritik alanlarda özellikle default kötüymüş gibi önüne engeller ve yasaklar konularak bugüne geldi. Bir uçağın kalkışından önceki prosedürler, bir gıdanın paketlenip marketten alınabilir hale gelmesinden standartlar ya da sağlık, çok da uzatmanın bir anlamı yok siz anladınız. Şöyle bitireyim; kötü niyeti sosyal medya platformları engelleyemiyor, o zaman vahim sonuçların önüne geçmek için tek yapılması gereken standartları yükseltmek değil mi?
Aslında birer sosyal medya platformu haline gelen oyunlar da, son derece benzer bir kategoride bu arada…
Kısalar…
Bu alanı ‘nasılsa ‘kısalar’’ diyerek atlamıyorsunuz değil mi? Bence e-bültenin en keyifli yerlerinden biri burası hatta.
İlk 4 haber ‘non-AI’, sonrakiler AI. :)
Microsoft CEO’su Satya Nadella’nın 32 sene önce yaptığı bir Excel demosunu da, kendisinin hemen altındaki röportajını da izleyin derim.
Yeni nesil distribution makinaları ve bir numaralı örneklerinden Cluely’den uzun uzun bahsetmiştim, ve işte çok güzel bir video ile kanlı canlı buyurun siz de izleyin, ‘yeni nesil distribution nedir?’ sorusunun yanıtını almak için. :)
Aradan biraz zaman geçti, ama 18 Kasım’daki Cloudflare kesintisini hatırlıyor olmalısınız, burada şirketin kurucu ve CEO’su Matthew Prince imzalı bir post-mortem var. Aslında geçen yaz Microsoft’un işletim sisteminde yaşanana çok benzer bir durum burada da var, bir şirketteki ‘bug’, milyarlarca insanı ve çok sayıdaki servisi derinden etkileyebiliyor…
Bir pazarlama mecrasında pazarlama liderlerinin (CMO) güç kaybedişi ve bu durumun nedenlerine dair bir araştırma okudum. Özelilkle branding’e ağırlık vermeyen (ki aynı araştırma verenleri çok daha hızlı büyüdüğünü de söylüyor) şirketlerde pazarlama liderleri Esch imzalı bir araştırmaya göre her geçen gün daha fazla baskı altında kalıyor ve etki alanları daralıyor.
Deloitte, Avustralya’dan sonra şimdi de Kanada’da kamuya hazırladığı bir raporla gündem oldu. Evet, yine bir AI fiyaskosu… $1.6m’a hazırlanan yüzlerce sayfalık raporun içinde gerçekte olmayan yayınlara atıflar var, kamu kurumları ise sağlık sektöründeki bir optimizasyon problemini konu alan raporun ‘bile’ AI ile hazırlanmış olmasından dolayı endişeli.
ABD’nin harcama yönetimi unicorn’u Ramp, Ramp Labs biriminin geliştirdiği Ramp Sheets’i ‘10x hale gelmek isteyen finansa takımları için’ diyerek lanse etti. Ramp Sheets’in öne çıkan özellikleri ise bütçeleme, harcamalara dair tahminleme ve finansal raporlama. Ramp’ın kullanımı ülkemizden mümkün olmasa da ilham verici.
Dria, haftaiçinde dnet isimli ürününü tanıttı. Açık kaynak AI modellerini Apple çipleri üzerinde kolayca çalıştırmaya yarayan dnet, CLI üzerinden çalışıyor.
Yazılım dünyasının en etkili isimlerinden olan Martin Fowler, haftaiçinde The Pragmatic Engineer’a konuk oldu ve AI’ın yazılım dünyasındaki etkisini ele alan bir röportaj gerçekleştirdi. Fowler’a göre AI, yazılımda kendisinin gördüğü en büyük değişim, aklına gelen bununla yarışabilecek ikinci değişimse eskilere dayanıyor, assembly’den Fortran gibi yüksek seviyeli dillere geçiş… Uzun uzun izlenmesi gereken bir video.
Hatırlarsınız, daha önce LLM’ler birer ürün olarak baktığımızda gelişmeye çok açıklar demiştim, OpenAI’ın sessiz sedasız denemelerine başladığı ‘group chat’ özelliği yakın gelecekte bir standart haline gelmeye aday. Bu özellikle bir thread içinde hem arkadaşlarınız hem ChatGPT ile konuşabilmeniz mümkün.
Yeni bir MIT araştırması, startup’ların başarısını AI ile tahminlemeye çalışıyor. Mesela yatırım komitenizde oy birliği değil de oy çokluğu olması pozitif gibi bir takım ilgi çekici yansımaları olan araştırmaya ‘meraklıları’ bakabilirler.
Microsoft Portekiz’de, Google ise Almanya’da toplam 16 milyar dolarlık AI için veri merkezi yatırımı yapacaklarını açıkladılar. ABD’li Anthropic ise Paris’te ve Münih’te birer ofis açacağını duyurdu.
OpenAI’ı tahtından etse etse Google mı eder?
Tam modellerdeki gelişme hızı yavaşladı mı derken haftaiçinde Claude Opus 4.5 duyuruldu ve bu soru işaretini ortadan kaldırdı, hem bireysel deneyimler hem de benchmarking sonuçlarında.
Ama daha da önemlisi Google’ın duyurduklarıydı. Zaten Google’a ait yeni ürün ve modelleri okudunuz, hatta belki çoğunu kullandınız bile; o yüzden neden bu denli ses getirdiklerine girmeyeceğim.
Google’ın yakaladığı model benchmarking sonuçlarında başarı bir yana en önemli detay modellerinin Nvidia GPU’larıyla değil Google TPU’larıyla eğitilmiş olması.
Baktığımız zaman çok değil altı ay önce borsadaki yatırımcılarının ‘fazla mı geride kaldılar’ dediği, en büyük (hatta belki de dünyaın en büyüğü) cash cow’u da ChatGPT tehdidi altındaki Google, tüm bunlar yetmezmiş gibi ABD mahkemesinde ürünlerini parçalamakla dava konusuydu. Bugün geldiğimiz noktada görsel, video, development ve amiral gemisi model ailesi Gemini’daki yeniliklerle Google; çok başka bir konumda.
The Information’daki bir habere göre Sam Altman da, çalışanlarına geçtiğimiz ay içinde gönderdiği memo’da Google’daki gelişmeleri ‘endişeyle izlediğini’ söylemiş.
‘Attention is all you need’ makalesinden başlayarak DeepMind ve çalışanları için yayına aldığı ilk LLM’le Google zaten yarışa aslında birinci sırada başlamıştı… Hep söylendiği gibi bir milyardan fazla kullanıcısı olan neredeyse 10 ürüne sahip olan Google, şu an OpenAI’ın önündeki en büyük tehdit konumunda.
‘AI eats the world’ | Benedict Evans’ın meşhur yıl sonu sunumu
Yılda iki kez macro ve stratejik bir bakışla hazırladığı sunumla beraber teknoloji dünyasının nabzını tutan Benedict Evans hem eski bir A16Z çalışanı hem de bir newsletter yazarı.
Kasım ayındaki sunumun başlığı zaten başlıkta. Aşağıda da bir ‘Soft Commitment özeti’ sizi bekliyor:
Yukarıdaki ‘Google vs OpenAI’ başlığına bir atıfla başlayayım; geçmiş teknoloji devrimlerinin erken kazananlarının çoğunlukla gücünü kaybetmiş olmaları ilgi çekici.
Bir teknoloji dönüşümü için duyması en ‘sıkıcı’ cümle ‘hala yolun başındayız’ denmesi belki de, ama öyleyiz. Bulut bilişim hala kurumların %30’unda var, 3 sene içindeyse bu oranın %45’e çıkması bekleniyor.
Larry Tesler’in 1970’de sarfettiği şu cümle ‘biraz’ şekil değiştiriyor: “AI is whatever machines can’t do yet”. Peki neye evriliyor: “AI is what works with humans automating what we do easily and amplifying what we struggle to do”.
Akıllıca ve makul kurgulanan workflow’ların dönemini yaşıyoruz şu an, bugün fark yaratanlar bunu başaranlar oluyor daha doğrusu. ‘Human in the loop’ ise UX’de fazlasıyla öne çıkıyor.
Global telekom sektörü CapEx’i $300b iken sadece Microsoft, Amazon, Meta ve Google’ın 2025 içinde harcadığı CapEx $400b. Bunca harcama için en net özet şu cümle sanırım, Sundar Pichai imzalı: “The risk of under-investing is significantly greater than the risk of over-investing".
Özetlemesi zor, sakin kafayla okuması ve üzerine düşünmesi çok keyifli bir içerik.
State of European Tech 2025’e göre girişimlerin temel problemi sermayeye erişim
Evet, o meşhur raporun 2025 versiyonu yayımlandı. Bu senenin teması: ‘Roadmap to Europe’s first trillion-euro tech company’. Raporun yanıtını aradığı soruysa net; değişim ihtiyacı ve büyük potansiyeli ortada olan Avrupa, bu potansiyeli gerçekliğe dönüştürebilecek mi ve nasıl dönüştürecek?
Ülkemizin aksine Avrupa’da yeni founder sayısı yıllık %36 büyümüş. Teknoloji sektörü çalışan sayısı ise %4 büyüyerek 4.6 milyona gelmiş.
Ve girişimcilerin şirketlerini Avrupa’da kurma, yetenek çekmeyi daha kolay bulma oranlarında da artış var. ‘Peki sorun nerede?’ dediğinizi duyar gibiyim; yanıtı tek kelimeyle sermaye. Avrupa’da girişim yatırımları 2021’den 2025’e, neredeyse yerinde saymış. Örneğin bu yıl Avrupa 44, ABD 238 milyar doları girişimlere akıtmış. Üstelik bu $44b’ın ne kadarı ABD kaynaklıdır o da ayrı bir soru…
Hemen bu yatırım konusuna bir detay penceresi daha açalım. Emeklilik fonları Avrupa’da %0.01’ini, ABD’de %3’ünü girişimlere ayırıyor, kamu kaynakları da Avrupa’da yüzde 9, ABD’de %20 inovasyona gidiyor. Avrupa’daki şirketler ve hükümetler hala ABD’den $2t üzerinde IT alımı yapıyor.
Raporda en büyük eksiklik sermaye olarak gösterilirken, buna ek olarak altı çizilen konuların başında;
sınırlar arası şirket kurma ve özellikle Avrupa içinde operasyon kolaylıkları,
yetenek göçüne odağın daha da artması,
Ve AI Act dışında kapıda bekleyen European Innovation Act ve Quatum Act gibi diğer regülasyonların başarıya etkisi geliyor.
Avrupa’nın kıta olarak regülasyonu en büyük öncelik olarak belirlediği GTM’i de bir başka ‘odadaki fil’ adeta. Neyse biz raporda Avrupa olarak sayılmıyoruz zaten, kendi derdimize odaklanalım…
Bret Taylor, Sergey Brin ve şimdi de Jeff Bezos…
Sergey Brin’in Google’a dönüş hikayesini yine bu satırlarda anlatmıştım. OpenAI çalışanı olan bir arkadaşının, ‘böyle bir dönüşümde nasıl evinde oturabiliyorsun?’ demesi üzerine Google’a dönen ve Sundar’a ‘bana bir masa ver’ diyen Sergey Brin her gün ofise gidiyor, şirketin AI stratejisinde artık aktif rol alıyor.
Diğer yandan Vadi’nin bir başka önemli ismi ve son yıllarda kurumsal CEO’luğa ve YK başkanlıklarına terfi eden, hatta son olarak da OpenAI YK Başkanı olan Bret Taylor da 2 sene önce kendi girişimini kurmuştu. 2 sene geçmeden, çağrı merkezi agent’ları geliştiren girişimi Sierra, $100m yıllık tekrar eden gelire (ARR) ulaştı.
2000’lerin bir başka efsane ismi Jeff Bezos ise Amazon’un CEO koltuğunu bırakıp ‘ikinci plana’ geçeli çok olmuştu ama şimdi o da Project Prometheus ile co-CEO olarak sahalara döndü.
Bizzat kendisinden $6.2b yatırım alan girişim; uzay, otomotiv ve computing anahtar kelimelerinin ortasında yer alıyor. Project Prometheus; AI’ın sohbet botları gibi dijital değil, fiziksel ekonomi ve üretim dikeylerine odaklanmış durumda.
Kapanış…
Ve 193. sayı da böylece geride kaldı.
Fikir ve önerilerinizi iletmek ya da sadece selam vermek adına bana ulaşmak için okuyor olduğunuz bu e-postaya yanıt vermek en iyi seçenek.
Sonraki sayıya kadar bir ayı daha devireceğiz. 16 Aralık Salı günü, saat 09:00’da, favori podcast uygulamanızda ve e-posta kutunuzdayım.
Sizin, ve sayıları 9 bine yaklaşan teknoloji sektörü çalışanının… Soft Commitment’ı ilgisini çekeceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla paylaşmayı da lütfen unutmayın. Beraber ve sayenizde büyüyorum/z.
Sevgiler.




Eski CEO'ların dönüşü ilginç. Bakalım bıraktıkları yerden devam edebilecekler mi?