Yazılım ve Ürün Geliştirme #36 (Konuk Küratör: Onur Bayrak)
E-bültenin 36. sayısından herkese merhaba! Bundan yaklaşık 6 yıl önce büyük bir keyifle çalıştığım ve çok şey öğrendiğim Tart New Media'dan çalışma arkadaşım, Betbull'un Chief Product Officer'ı Onur Bayrak newsletter'a konuk oldu, oldukça güzel bir içerik hazırladı.
Sözü daha fazla uzatmadan sözü Onur'a bırakmak istiyorum, e-bülteni tarayıcınızda okuyabilir, Facebook, Twitter ve LinkedIn'de paylaşayabilir, arkadaşlarınıza forward edebilirsiniz.
Keyifli okumalar!
Apple uygulama puanlarınızı yükseltmenin kolay yolu
Yeni uygulamaların sıkıntılarından biri de Apple Store uygulama puanlarının düşük olması olabilir. Özellikle bulunduğunuz pazarda yeni bir ürün ile varolmaya çalışıyorsanız, kullanıcıları anlamanız biraz zaman alabilir. Bu noktada zaman zaman kullanıcıların negatif yorumları ürün insanları için motivasyon düşürücü olabiliyor.
Eğer elinizdeki ürünün kalitesine güveniyorsanız ve hala istediğiniz puanlara ulaşamıyorsanız bunun sebebi büyük ihtimalle mutlu kullanıcılarınızı puan vermek için doğru yönlendiremiyorsunuz demektir. Apple son güncellemesinde uygulama içinden puan vermeye izin verdi ve artık istediğiniz davranışlar sonucunda kullanıcılarınızdan anında puanlama isteme şansına sahipsiniz. Bunun için internette bir çok makale mevcut, uygulaması da oldukça kolay.
Burada ve burada örnek iki uygulamayı görebilirsiniz. Ayrıca Apple geliştirici dokümantasyonu burada ve ilgili Human Interface Guidelines bölümü de burada.
Özellikle bu hikayeyi paylaşmamın sebebi Betbull projemizde aynı problemleri yaşadıktan sonra ufak bir geliştirme ile mutlu sonuca ulaşmamız. Geliştirmeyi yaptıktan sonraki 1 hafta içinde toplam aldığımız kullanıcı yorumlarının 5 katı fazla yorum almayı başardık ve puanımız 3,2’den 4,6’ya yükseldi. Bu puanların ise organik trafiğe katkısı ise paha biçilemez. Dikkat edilmesi gereken bir nokta; Apple bir sene içersinde bu puanlama istemenize 3 kere izin veriyor. Bu yüzden öncesinde ara bir yönlendirme ile mutlu kullanıcılarınızı hedef aldığınıza emin olun.
Android için henüz böyle bir özellik mevcut değil ama deneyimin bir kısmı özel geliştirme ile çözülebilinir. Etkisi Apple kadar kuvvetli olmasada oldukça benzer bir davranış görebilirsiniz.
Kitap Tavsiyesi: The Hard Thing About Hard Things
Çok severek okuduğum bir kitap tavsiyesi paylaşmak istiyorum. Bir çok girişimcinin büyük ihtimalle defalarca okuduğu bir kitap olmasına rağmen ürün geliştiricilerininde severek okuyacağını tahmin ediyorum. Kurduğu enterprise yazılım firması Opsware’ı büyük mücadeler sonucunda Hewlett-Packard’a 1.6 milyar dolara satmayı başaran Ben Horowitz’in The Hard Thing About Hard Things adlı kitabı.
Kitabın çok sevme sebeplerinden bir tanesi pratik ve direk bilgileri zaman zaman hikayeleriyle beraber paylaşıyor olması. Ama en çok sevme sebebim inanılmaz derecede sert ve gerçekci bir üslubu olması. Liderlik hakkında yazılan yumuşak ve motivasyon aşılamaya yönelik bir kitap değil, aksine oldukça gerçekçi ve girişimcilerin ne kadar zorlukla mücadele ettiklerini gözler önüne seriyor.
Benim gibi lise yıllarından beri ürün geliştirmenin peşinde koşan kişiler Ben’in 20 sene önce yazdığı ve ürün yöneticilerini küçük CEO’lar olarak tanımladığı “Good Product Manager/Bad Product Manager” adlı makalesinden hatırlayacaktır. Fikirleri çok değişmemiş olacak ki kitabında bu makaleyede değiniyor. Bu arada bu makaleden sonraki yıllarda bu konu oldukça gündemde kalmış ve ürün yöneticilerinin organizasyondaki rolleri uzun süre tartışılmıştı. Bu görüşe ters bir makalede Mind the product organizasyonunun kurucularından Martin Erikkson’un kaleme aldığı “You Are Not the CEO of Anything”.
İnfografik ve görsel raporlar hazırlamak artık çok kolay
Piyasaya her gün onlarca yeni araç çıkıyor. Belki de gözden kaçırdığınız bir uygulamayı sizinle paylaşmak istiyorum. Oldukça kolay bir şekilde infografikler ve raporlar hazırlamanıza yardımcı olacak; Infogram.
Uygulama geçtiğimiz günlerde yeni versiyonunu çıkardı. İlk çıktığı zamanlarda kullanmış ama kısıtlı özellikleri sebebiyle verim alamamıştım. Özellikle büyüyen ekipler bilgi trafiğini yönetmek konusunda zorlanmaya başlar. Sunumlar, dashboardlar, şirket için mail şablonları derken ciddi bir zaman kaybı yaşanmaya başlar ve sürdürülebilir olmaktan çıkar. Tam bu noktada Infogram'ı çok başarılı buldum.
Öncelikle çok rahat ve kullanıcı dostu bir arayüzü var ve WYSIWYG bir editöre sahip olmasına rağmen oldukça performanslı çalışıyor. Geniş bir kütüphanesi olması sebebiyle istediğiniz infografiği hazırlamanız mümkün, örneklere buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca istediğiniz zaman verileri Excel, Google Spreadsheet, Dropbox, JSON, Google Analytics gibi platformlardan çekebiliyorsunuz. Kesinlikle el altında bulunması gerek.
Native Advertising
“Native Advertising” için kısaca reklam kokan hareketler diyebiliriz. Son yıllarda sosyal medya devlerine içerik üretme yarışı sayesinde bir çok alternatif içerik sağlayıcı ortaya çıkmıştı. Bu havuzdan haliyle büyük platformlar ortaya çıktı ve tıklama başına çalışan reklam modellerinin düşük performansı sayesinde yeni reklam gelirleri arayışına girildi.
Önceki jenerasyonların “advertorial” adıyla tanıdıkları içerik gibi görünen reklamlar zaman geçtikçe reklamdan çok içerik halini almaya başladılar. Son bir kaç senedir programatik uygulamalar sayesinde popülerliği ve performansı daha da arttı ve gelecekte bir çok reklam verenin tercihi olacağı düşünülüyor.
Bu konuyla ilgilensem de doğrusunu söylemek gerekirse uzmanlık alanım değil. Bu yüzden gündem vesilesiyle çok severek takip ettiğim HBO programı Last Week Tonight with John Oliver’dan bir bölüm paylaşmak istiyorum. 3 sene önce Native Advertising geleceği, problemleri üzerine eğlenceli bir bölüm hazırlamıştı. Keyifle izleyeceğinizi umuyorum.
Mobil Arayüz Efsaneleri: Gerçek mi? Yoksa kolektif bir yanılgı mı?
Mobil uygulamaların, mobil arama motorlarının ve fiziksel alışkanlıklarımızın mobil deneyimle şekillenmesi her geçen gün büyük bir ivmeyle artarken, mobil arayüzler hakkındaki efsaneler de aynı hızla artmaya devam ediyor.
Smashing Magazine’den Alex Jasin bu konuda güzel bir makale kaleme almış.
Bu efsanelerden bazılarını şöyle sıralamış;
Efsane 1: Mobil Kullanıcılar Daima Acelecidir.
Bu fikir web tabanlı bir dünya’da kulağa köklü ve gerçekçi gelebilir. Ancak Google Analytics tarafından kaydedilen müşteri edinimi verilerine göre desktop ve mobil oturum sürelerini karşılaştırdığımızda sitede harcanın zamanın neredeyse aynı olduğunu görürüz.
Efsane 2: Mobil web witeleri ve uygulamalar daha az özellik içerir.
Bundan belki de 10 sene öncesinde doğru olabilecek bu bakış açısı bugün gerçekliği çok yansıtmamaktadır. Akıllı cihazlarıyla neredeyse özdeşleşen kullanıcılar, desktop uygulamalarındaki yoğun özellik ve içerik yerine mobil kullanılabilirliği aramaktadırlar.
Efsane 3: Tasarımcılar ve kullanıcılar aynı yaklaşıma sahiptir.
Bu efsane, gerçek bir efsane olmamasına rağmen çoğu tasarımcının sahip olduğunu eksik bir inancı temsil etmektedir. Çoğu zaman tasarımcılar ya da aynı yaklaşıma sahip ürün yöneticileri müşteri gibi düşünme veya kendilerini düşünme tuzağına düşerler. "Bu geliştirdiğim özelliği ben kullanır mıydım? hatta " Kullanıcım benim buraya koyduğumu butona tıklar mı? İfadeleri bu şemsiyenin altına giren sorular.
Gerçek ise bunların hiçbiri değildir. Kullanıcılar sadece onlara faydalı olanı isterler. Teknik olarak bütün kullanıcıların paylaştığı demokrafik özellikleri ya da alışkanları bilmemiz mümkün değildir. Sorularınızın cevaplarını öznel yaklaşımlarınız yerin mobil kullanıcı testlerinde arayın.
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.
Facebook’un Yeni Markası: Facebook Local
Facebook Events, geçtiğimiz yıl Facebook tarafından kullanıcıları için bulundukları lokasyondaki etkinlikleri gösteren ve bunun üzerinden sosyal paylaşım imkanı veren bir uygulama olarak çıkartılmıştı. Ancak, uygulama şirket için beklentileri karşılayamadı ve kısa bir süre içinde kayboldu.
Facebook bu uygulamasını “Facebook Local” adıyla yenileyerek tekrar canlıya aldı. Facebook Local’ın ürün müdürü Aditya Koolwal uygulama için: “İnsanların arkadaşlarıyla dışarı çıkmayı planlarken yapacağı aramaları kolaylaştırıyor.” ifadesini kullandı. Bu kolaylığı da tahmin edebileceğiniz gibi 70 milyon işletme sayfası, değerlendirme ve arkadaş yer bildirimlerinin kümülatif algoritmasını kullanarak mümkün kılıyor.
Facebook Local temel olarak restoran, kafe ve kullanıcıların ilgi odaklarına uygun etkinlikleri ana sayfasında barındırıyor. Buna ek olarak arkadaşlarınızın ya da takip ettiğiniz kullanıcıların bu kategorilerde ziyaret ettikleri yerleri de görmeniz mümkün. En yenilikçi tarafı ise eşzamanlı bir takvim üzerinde o güne ait yüksek ilgi göre etkinlik yayına ulaşabiliyorsunuz.
Tüm bu özellikleri ile Foursqare’e oldukça yeni bir altenatif olması beklenen Facebook Local’in başarısını hep birlikte takip edeceğiz.
Kelimeler önemlidir
Ürün dünyası geliştikçe ve zaman ilerledikçe yeni roller ve uzmanlık alanları ortaya çıkıyor. Yavaş yavaş pazarlama faaliyetleri ürün kapsamına giriyor ve programatik pazarlama sayesinde öncenin pazarlama rollerinden artık ürüne hakimiyet beklentisi artıyor. Bunun en belirgin yansımalarını sanırım metin yazarları yaşıyor. Eskinin yaratıcı yazarları artık dijital dünyada A/B testleri, kullanıcı deneyimi, dönüşüm oranları gibi temel kavramlara adapte olmaya çalışıyor.
Yıllar geçtikçede bu ihtiyaç artacak ve metin yazarları, ürün deneyimi gözardı edemez hale gelecek. Bu geçiş yavaş yavaş başladı, artık iş ilanlarında “Conversion-focused”, “UX Writing” gibi terimleri görmeye başladık. Firmalar ürettikleri uygulamalara kişilik kazandırmaya çalıştıkça yazarların bu sanal varlıkları doğru ifade etmeleri ihtiyacı doğacaktır. Bu konuya çok sade bir dille ve örneklerle bir medium makalelerine rastladım ve sizinle paylaşmak isterim. Günümüz metin yazarlarının uygulamaların deneyimlerine nasıl etki ettiklerine güzel iki örnek. Burada ve şurada.
Kapanış...
Umuyorum ki keyifle okumuşsunuzdur. Çok uzun yıllardır ürün dünyasıyla ilgilenen Onur'un hem güncel konular hem de genel tavsiye niteliğinde yazdığı maddeleri ben çok beğendim. 21 Kasım Salı günü görüşmek üzere! E-bülteni paylaşmayı unutmayın.
Son olarak Onur'ların Betbull'un İstanbul ofisinde çalışmak üzere Technical Product Manager aradıklarını da söylemiş olayim. İlanla ilgili detaylar ya da Onur'a ulaşmak için onur@betbull.com e-posta adresini kullanabilirsiniz.