Dijital Ürünler #102
Dijital Ürünler’in 102. sayısından herkese merhaba! LinkedIn hatırlatmasıyla farkettim ki e-bültene başlayalı geçtiğimiz hafta 4 yılı geçti, dile kolay! Bu yıl ‘biraz’ düzensiz gitsem de 4 yıldır bu motivasyonu korumamdaki desteğiniz için teşekkürler. Bir ara yüzde 60’larda seyreden, son sayılarda da yüzde 50 dolaylarında olan açılma oranlarıyla e-bültenin bir sayısı toplam 1000’e yakın yönlendirmeye (tıklama) aracılık edebiliyor. Abone sayısı ise uzun bir süredir 2000 sınırında. :)
%4’lük bir büyüme, bir başka deyişle e-postayı açan her 15 kişiden birinin yeni bir abone kazandırmasıyla bu sınırı aşmamız mümkün. Peki Dijital Ürünler komünitersinin büyümesine nasıl katkıda bulunabilirsiniz:
Dijital Ürünler’i ilgisini çekeceğini düşündüğünüz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz
Dijital Ürünleri şirketiniz içindeki e-posta gruplarına forward edebilirsiniz
Dijital Ürünler’i sosyal ağlarınızda, aktif olduğunuz Slack gruplarında paylaşabilirsiniz
Bu sayıda remote work’ün üzerinde durulmayan 3 yönü, şirketler için akıllı abonelik takibi yazılımı, product market fit’e giden yolda başarılı bir yardımcı uygulama, verimli takvim yönetimi ve Shopify üzerinden online rekabete farklı bir bakış gibi içerikler sizi bekliyor.
Keyifli okumalar.
Erman Taylan
Remote Work: (Yine, yeniden) düşündürdükleri ve araştırmalar
Mart 2020’den bu yana tam anlamıyla ‘remote work’ olmasa bile ‘zorunlu work from home’ durumunu hep beraber deneyimliyoruz. Pandemi kısa vadede bitecek gibi durmuyorken bazı şirketler uzun vadede remote work düzenine geçtiklerini duyurdular. Hafta içinde denk geldiğim ve Stanford Üniversitesi’nde Nicholas Bloom’a ait olan makalelerle (gibi) pandemi öncesinde yapılmış kapsamlı bir araştırma ise bana konunun daha önce çok da üzerinde durulmayan noktalarını hatırlattı:
Gelir ve uzmanlık düzeyi yüksek çalışanlar uzaktan çalışmanın getirdiği ‘ekstra saatlerle’ uzman oldukları konularda daha da derinleşme imkanı buluyorken doğrunun diğer ucundakilerse halihazıdaki işleri ve hayat şartları nedeniyle bu rekabette geri kalmaya devam ediyor.
Nicholas Bloom’un da altını çizdiği gibi uzaktan değil de ofisten ya da hibrit çalışanlar yöneticileriyle kurmaya devam ettikleri sosyal ilişkilerle daha fazla/kolay terfi alıyor. Uzaktan çalışmayı tercih edenler bir nevi ‘haksız rekabete’ maruz kalıyor.
Yine Bloom’un değindiği bir diğer kritik konu da şirket olarak değil belki ama departman olarak herkesin aynı zaman dilimlerinde ofis ya da evde bulunması gerekliliği. Örneğin ürün ekibinin tamamı ev, satış ekibinin tamamı ofisten çalışabilir; ama bu ekiplerin bir kısmı ev bir kısmı ofisten çalışmaya başladığı durumda hem iletişim ciddi manada zorlayaşıp bilgi asimetrisi oluşacak, hem de yukarıdaki iki olası problem bu ekip özelinde de kendini gösterecek.
Uzaktan çalışmanın getirdiği verimllik araştırmalara da (Bloom’un araştırmasında %13 verimlilik artışı var örneğin) yansıyor, pandemi gün gelip bittiğinde sosyal hayatlarımıza ve sadece evden değil o an istediğimiz konumdan çalışmaya başladığımızda diğer bugün sorun olan konular (ebeveynlik, evde çalışma konforu, sosyal ilişkilerdeki azalma...) da bana kalırsa kendiliğinde çözülmüş olacak. Ama bu üç perspektifin üzerine şirketlerin özelllikle eğilmesi gerekiyor. Benim hislerim pandemi daha da uzadıkça özellikle büyük kurumların ya da yeni kurulan şirketlerin gün geçtikçe daha çok ofisten çalışmayı tercih eder olacağı yönünde.
Yılların çözülemeyen problemi: Abonelik takibi (Torii)
Hangi sayıdaydı emin olamıyorum ama Dijital Ürünler’de de daha önce bu konuya değindiğime eminim; hem şirketler hem de kişiler için abone olunan servislerin takibi hala (tam olarak) çözülememiş bir problem.
Geçtiğimiz hafta yatırım alan Torii bu problemi şirketler için ele alırken yine kısa bir süre önce lansman yapan Recur ise (başarılı bulmasam da) kişiler için bir çözüm sunuyor.
Oldukça tecrübeli bir kurucu ekip tarafından hayata geçirilen Torii, hepimizin aşina olduğu bu problemi farklı bir açıdan ele alarak; ‘bir problem için SaaS kullanmaya gerek var mı, no-code bir otoasyon yeterli olmaz mı’ sorusundan yola çıkarak platformu içine keşif ve analiz gibi özellikler eklemiş.
Typeform, Fiverr, SimilarWeb, Monday.com gibi müşterilere sahip olan Torii, bugün olmasa da yakın gelecekte şirketlerin tüm ihtiyaçlarına ve bu ihtiyaçlarını çözecek bir takım word-around’ları yaratma imkanına sahip olacak. Öyle gözüküyor ki aldığı yatırım da bu vizyonla tetiklendi. GSuite ve Active Directory gibi platformlarla da entegre çalışabilen Torii oldukça kapsamlı ve başarılı bir ürün gibi duruyor.
Sizin şirketiniz veya bireysel kullanımınız için kullandığınız bir servis veya yöntem var mı?
Mindup: Daha verimli ve akıllı takvim yönetimi hedefleyen şirketler için
Ve geldik yılların çözülemediği bir diğer probleme. :) Henüz çok yeni bir ürün olan Mindup (örneğin Twitter’da 8. takipçileri oldum), 99.5 no’lu sayıda bahsettiğim Calendar.com’dan çok daha isabetli içgörülere dayandırılan bir ürün gibi duruyor.
Mindup, şirket olarak kuıllandığınızda platformda bulunan toplantı tipleri, kolay not tutma, toplantı akışını detaylandırma gibi özellikler ile öne çıkarken kullanıcılarını daha verimli kılma gibi bir vizyona sahip. Gmail, Outlook ve Slack gibi entegrasyon seçeneklerine sahip olan araç şu an için ücretsiz. Diğer bir çok alışkanlık değiştirmeye aday verimlilik ürününde olduğu gibi Mindup’ı takım olarak kullanmak ve ilk başlarda kullanımında ‘biraz ısrarcı’ olmak şart gibi.
Product Fit: ‘Measure product market fit’ (?)
Sizlere daha önce yine bu satırlarda Superhuman örneği üzerinden harika bir product market fit dokümanı paylaşmıştım (bence dijital ürünler etrafında çalışan herkesin okuması, hakim olması gereken bir konu).
Product Fit ise bu PMF motoru üzerine inşa edilmiş bir ürün, SaaS uygulamanızla entegre olarak verilerinizi sürekli analiz etmenize, ne kadar PMF’e ‘yaklaştığınızı’ sürekli takip etmenize yarıyor. Hedefli anketleri ve değer önerilerinizi belirlemenize odaklana uygulama en azından erken aşamadaki SaaS ürünler için oldukça faydalı duruyor.
Kısalar
Güzel bir parodi :) İncelemenizi öneririm...
10 günde 18 milyon dolarlık bir ‘ön-kayıt’ toplandığını da belirtmeden geçemiyorum.
Shopify 2020’de ‘Amazon’un %40’ı kadar’ büyük bir platform haline geldi — www.ben-evans.com
Shopify’ın son çeyrek sonuçları üzerinden Amazon ile kıyaslaması (ki Shopify Amazon’un %40 GMV büyüklüğüne ulaşmış) ve online dünyada rekabet gibi konular üzerine çok güzel bir analiz.
archives.design: A digital archive of graphic design related items that are available on the Internet Archives — archives.design
Tasarım meraklıları için güzel bir kürasyon olmuş diyebilirim. 1960’lardan başlayarak marka logoları, posterler ve ‘branding’ dokümanları gibi çok sayıda ilgi çekici içerik var.
Teknolojide yaşanan onca değişime karşın tasarım dilindeki temellerin değişmemiş olması ilk dikkatimi çeken şey oldu.
Kapanış
Vee 102. sayının sonuna geldiniz, umarım keyifle okumuşsunuzdur. Her türlü görüş ve geri bildiriminiz için bana okuyor olduğunuz bu e-postaya yanıt verip ulaşabilirsiniz.
9 Mart Salı günü tekrardan görüşmek üzere.
Sağlıklı günler!