Soft Commitment #189 | AI’ı şu an ne için kullanıyoruz? & AI ile ödemenin buluştuğu noktada 2 yenilik
AI’ı şu an ne için ve nerede kullanıyoruz?.. AI tarayıcılarında neler oluyor, agentic payment'ın ödeme sorunu çözüldü mü, Google Glass 12 yıl sonra gerçek oldu, RSS yaratıcısından RSL ve dahası...
Soft Commitment’ın 189. sayısından herkese merhaba! Gerçekten ‘practice makes perfect’; 8 yıldır devam eden bir e-bültene -ki Webrazzi’de yazdığım 1000 (evet, bin) yazıya değinmiyorum bile- rağmen, iki hafta ara verince biraz elim yavaşlamış bile. :) Merak etmeyin, yine güzel, dolu dolu bir sayı oldu. 12 başlık altında onlarca içgörü ve gelişme hemen aşağıda sizi bekliyor.
İnternette linklerin rengi neden mavi hiç düşündünüz mü? Sebebi Steve Jobs’dan mükemmel bir alıntıyla beraber e-bültenin en sonunda.
Soft Commitment Podcast 🎙️
Benim sesimle eğitilmiş AI modelinin buradaki içerikleri seslendirdiği Soft Commitment Podcast’i keyifle dinleyiniz, favori mecranızda takip ediniz.
Rastlamanızın pek de kolay olmadığı konu ve içgörülerle, zihninizde daha sonra birleştirmeniz için çok sayıda nokta koymaya çalışacağım. Son on beş güne Soft Commitment bakışı atmaya hazır mısınız?
Sekiz buçuk senedir devam eden ve 7 bin 945 teknoloji sektörü çalışanının takipettiği Soft Commitment’ı iş arkadaşlarınıza forward etmeyi ve paylaşmayı atlamayın.
Keyifli okumalar,
AI’ı şu an ne için ve nerede kullanıyoruz?
Hafta içinde önceden konuşmuşlarcasına hem OpenAI hem de Anthropic, GenAI nerede ve nasıl kullanılıyor, son kullanıcı alışkanlıkları ne yönde gelişiyor birer rapor yayımlayarak paylaştılar (OpenAI, Anthropic). Sonuçlar ilgi çekici… Anthropic’in bu çalışması ilk değil, hatta e-bültende de geçmiş Economic Index’leri paylaşmıştım, OpenAI içinse ilk kez pazar liderinin verilerini görmüş olduk.
Şimdi gelin hiç vakit kaybetmeden Soft Commitment bakışıyla, üretken yapay zekanın günümüzdeki yerine bakalım:
Türkiye şaşırtmadı ve Claude kullanımında %1.1 (internetin kabaca birçok şeyi için %1’iz) ile 17. sırada. ABD tabii ki açık ara lider, nüfusla orantıladığınızda ise durum bir hayli değişiyor, İsrail açık ara birinciliğe oturuyor, ABD 6. sıraya gerilerken bizse de ilk 20’den çıkıyoruz. Ama Türkiye’de ChatGPT çok dominanttır diyerek pek de bu noktaya takılmıyorum. Yalnız bu nüfusla orantılanan listede şu ilginç; bir ülke ne kadar zenginse o kadar çok kullanıyor. Bir de şu kısım biraz şaşırtıcı; ABD içindeki en çok kullanan eyaletler; teknoloji ekosistemleriyle öne çıkanlarla sınırlı değil, yani ABD’de gelir ile kullanım dünyadaki kadar korele değildi. Bu da bir nevi şuna işaret ediyor, ülke içinde adaptasyon oturdukça kullanım da genişliyor.
Anthropic verilerine göre otomasyon ciddi oranda artıyor, öğrencilerin eğitim için kullanımı da. Kullanıcıların bir görevi tamamen AI’a devretmesi yani bir anlamda platforma duydukları güven de artış gösteren konular arasında. Diğer yandan en çok kodlama için AI kullanan kurumlar, maliyet bağımsız ihtiyaçları doğrultusunda hareket ediyor gibi duruyor, yani AI hala ‘ucuz’ geliyor, hem karşılığı alındığı hem de biraz trend konu olması bunda beraberce etken olsa gerek.
OpenAI verilerini ilk kez paylaştığı ve bunu yaparken de 3 senelik mazisine bakış attığı için daha da değerli bir çalışma. Ve OpenAI’da ilk dikkat çeken ChatGPT her geçen gün daha da popüler oldukça iş dışı kullanım oranları artıyor, insanlar bir anlamda ChatGPT’yi hayatlarına entegre ediyor. ChatGPT neredeyse %80’lik bir oranda şu üç iş için kullanılıyor: yönlendirme (argüman, fikir) ile bilgi alma ve -adı üzerinde zaten (‘üretken’)- içerik oluşturma. Argüman, fikir ve bilgi alma ki burası direkt mecra olarak Google’a, iş gücü olarak bilgi yoğun mesleklere (doktorlar ve avukatlar gibi) rakip.
Diğer yandan ChatGPT’de kullanıcıların %49’u bir soru soruyor yani bilgi talep ediyor, %40’ı bir görev yaptırıyor, %11’i ise duygu, ifade bekliyor.
Kullanım verileri incelendiğinde ise, hafta içi mesai saatlerinde kullanımın zirve yaptığı görülüyor. Bu da ChatGPT’nin özellikle iş ve eğitim odaklı görevler için, ‘iş dışındaki’ kullanım artmış olsa da, yoğun olarak kullanıldığını kanıtlar nitelikte.
Kendisinden bahsederken bir kadın ismi kullananların oranı, 2024 başında %37 seviyesindeyken, 2025 Temmuz’da %52 civarına yükselmiş durumda.
AI tarayıcı savaşlarında son durum: Atlassian’ın Arc satın alması ve Comet’i kullanmaya başlamam
‘AI tarayıcısı’ denildiğinde akla gelen ilk isim olan Arc, Atlassian tarafından $610m’a (tamamı nakit ödenerek) satın alındı. Arc’ın ilk günlerindeki ‘bug reporter’larından biri olan Atlassian kurucu ortağı ve CEO’su Mike Cannon-Brookes, ‘bugünün tarayıcıları çalışmak değil, internette gezinmek için yapılmış’ diyor ve Arc’ın Atlassian bünyesine geçmesiyle bu eksikliği AI desteğiyle beraber kapatmak istediklerini vurguluyor.
Aslında Arc ürününün de sahibi olan The Browser Company’yi satın alan Atlassian, son dönemde şirketin ana odağına koyduğu yine AI tabanlı ve yine bir tarayıcı olan Dia’yı bağımsız bir şekilde geliştirmesine izin verecek.
Neredeyse sıfır pazar payına sahip ve doğru düzgün gelir elde etmeyen bi şirketin 610 milyon dolar karşılığında satın alınması Twitter’da tartışmalara konu oldu, aldığı en son yatırımda neredeyse buralarda değerlenen The Browser Company çok açık ki bir ekip, daha doğrusu yetenek satın alması (acqui-hiring). Ayrıca Atlassian’ın Dia veya Arc’ın sahip olmadığı pazar payını düşününce; AI agent’ların otomasyon gücünü de hesaba katarsak, Atlassian’ın bu hamleyle önemli bir koza sahip olduğu kesin. Yani para benim değil, ama ben mantıklı buldum.
Perplexity’nin Comet’i
Evet en popüler AI tarayıcısı Arc’dı, ama lansmanı sonrası en çok konuşulansa Comet oldu, kısa süre içinde Arc’ın indirme sayılarını da geçecektir. Comet’i erken erişimin açılmasıyla ben de kullanmaya başladım.
Hani derler ya ‘temiz ürün olmuş’, Comet gerçekten AI bağımsız kullandıkça akan, çok başarılı bir onboarding’e sahip, AI özellikleriyle de fark yaratan bir tarayıcı... Şimdiden kişisel bilgisayarlarımda varsayılan tarayıcım oldu bile. E-posta yönetimi, aramayı kendi üzerine alması, tab’larla konuşabilme, tab’ları otomatik gruplama ve agentic özellikler biraz alışması zaman alıyor ama zaman geçtikçe de seviliyor. Arc’ı da deneyimlemiştim ve rahatlıkla söyleyebilirim ki oradaki deneyimimin çok önünde. Perplexity, AI modelleri sadece kullanan, ‘wrapper’ şirketler arasında herhalde en başarılılarından biri.
Bu link üzerinden ilk giriş yapan Comet’in bekleme listesine takılmadan içeri girebiliyor, evet ‘first come first served’.
İlk ‘çok başarılı’ AI donanımı Meta’dan: Meta Ray-Ban Display
Meta’nın Ray-Ban ile çıkardığı ilk ürünü AI Glasses’ı kullanıp da memnun olmayan birini henüz görmedim, kendim de dahil. Yalnızca (AI yetenekleri baya bir ortalama) kulaklık ve kamera özellikleri bile başarılı kurgulanan ekosistemiyle beraber mutlu ediyor, Ray-Ban’ın salt gözlükteki başarısıyla beraber.
Derken Meta geçtiğimiz hafta hem bu gözlüğün 2. neslini (daha iyi görüntü ve x2 şarj süresi) ve çok daha önemlisi Display versiyonunu tanıttı: Meta Ray-Ban Display.
Aslında 2013’de piyasaya sürülen Google Glass sonrası hayal edilen deneyime tam 12 yıl sonra ilk kez bu kadar yaklaşıldı. Çok iyi bir ‘teknolojik gözlük’, üzerinde çok başarılı ve karşıdan katiyen anlaşılmayan ve her koşulda sizin görebildiğiniz bir mini-ekran, ve tüm interaksiyonlarını kolaylaştıran bir bileklik. Güzel bi değerlendirme videosu burada.
Bu cihaz Meta Connect 2025 etkinliğinde tanıtılırken aynı zamanda ilk versiyonun da 2 milyon satışa ulaştığı paylaşıldı. Fiyat etiketi ise ‘haliyle’ bir Ray-Ban modelinden daha da uzaklaşmış olsa da benzer bir başarıyı Display modelinden de şahsen bekliyorum.
AI donanımı denildiğinde OpenAI’ın hamlesini bekliyoruz, ama Meta Ray-Ban’a yatırım da yaptığı bu ürün ailesinde oldukça başarılı işler çıkarıyor (ki bu yatırımı, Meta’nın tüm stratejisiyle beraber daha önce Soft Commitment’ta konu etmiştim).
Diğer yandan Nothing de 200 milyon dolar yatırım aldığını açıkladı, onların da önceliği AI ürünü yayınlamak. Rakiplerinden ‘küçük’ bir şirket olmasına rağmen, ‘butik’ ekibiyle beraber hem tasarım hem de kalite olarak son derece başarılı bir yerde konumlanmayı başaran Nothing’in sorunu mass’e gidememek, bu yatırımla beraber bunu başarmaları hala güç, ama artık AI öncelikli bir çizgide düşünecek olmaları heyecan verici.
Diğer yandan her ne kadar AI içermese de, ‘meraklısı için’ son derece ilgi çekici bir donanım daha tanıtıldı hafta içinde, o da MontBlanc Digital Paper.
Accenture, içinde olduğumuz AI paradigmasına uyum sağlayamayan çalışanlarını işten çıkarıyor, son üç ayda 11 bin kişi etkilendi
Soft Commitment #187’de ele aldığım ‘danışmanlık şirketlerinin AI dönüşümü’ başlığını okumanızın üzerinden çok değil bir ay geçmişken Accenture; son çeyrekte de on bir bin kişinin işine son verdi. Bu karar Accenture’ın AI paradigmasında ‘yeniden beceri kazandırılamayan çalışanlarını işten çıkarma’ stratejisinin bir parçası, bir önceki çeyrek için de rakam benzerdi ve devamı da gelecek.
CEO Julie Sweet, çalışanlarının ‘yeniden beceri kazanmalarının mümkün olmadığının’ anlaşılması durumunda, kısa zaman dilimi içinde çıkışların yapılacağını belirtti. Şirketin önümüzdeki çeyrekte tazminatlara ayırdığı bütçe $250m. Julie Sweet bu açıklamaları şirketin çeyreklik yatırımcılar toplantısında yaptı. Bugün yaptıkları her şeye AI’ın büyük etkisi olduğunu söyleyen Sweet, Accenture bünyesindeki 550 bin çalışanı geniş çaplı bir eğitim/dönüşüm programına tabi tuttuklarını paylaştı.
Ayrıca 700 binden fazla çalışanı bulunan Accenture, 77 bin AI ve veri analitiği uzmanı çalışana sahip olduğunu belirtiyor.
AI ile ödemenin buluştuğu noktada iki büyük yenilik
Google’dan: Agent Payments Protocol (AP2)
Google, AP2 ile AI agent’ların ödemeyle öpüştüğü noktadaki pek çok soru işaretine dokunan, açık kaynak kodlu, iş ortaklarıyla beraber lansman yapan güçlü bir adım attı.
AP2 ile kullanıcılara iki tip ödeme yetkilendirmesi şansı sunan Google, hem ‘buy now’ yani kullanıcının o an izin verdiği işlemleri hem bir koşula (örneğin şu fiyata inerse gibi) bağlı yani ‘conditional’ ödemelere aracılık edebiliyor. Kurumsal perspektiften bakınca hakim olan fraud ile güvenlik risklerini, kişilerin de ‘ödeme yaparken AI’a güvenme’ gibi güçlü bir bariyerini yıkmak için Google; üye işyeri ve kullanıcı arasında kriptografik bir onay mekanizması getiriyor. Alışverişin adımları onaylı ve denetlenebilir hale geliyor.
Aralarında Mastercard, Adyen, Coinbase ve Intuit gibi onlarca şirketin de bulunduğu iş ortaklarıyla beraber lansmanı yapılan AP2, sadece kartlı ödemeleri değil stablecoin ve banka transferlerini de destekliyor.
Agentic Commerce’de böylece -şimdilik- standartı Google koymuş oldu. Bekleyip görelim, bakalım Visa ve OpenAI gibi oyuncular bu standartı kabul mu edecek, yoksa kendi çözümleriyle alternatif mi yaratacak?
OpenAI’dan: Agentic Commerce Protocol
OpenAI altyapı katmanında kalmanın da ötesine geçerek ABD’de tüm kullanıcılarına bir yenilik açıkladı ve ‘Instant Checkout’ özelliği sunmaya başladı.
Şimdilik Etsy ve Shopify’ı kapsayan bu özellikle beraber; bu iki platformun milyonlarca üye işyerinin ürünlerini, ChatGPT kullanıcıları uygulamadan çıkmadan seçebilecek ve ödeme yaparak sipariş oluşturabilecek.
OpenAI e-ticaret dönüşümünü sadece kapalı devre bir işbirliği olarak planlamıyor, aynı zamanda Agentic Commerce Protocol ile ileride bu yapının çok daha büyüyeceğinin de sinyalini veriyor.
Açık kaynak kodlu olarak yayınlanan Agentic Commerce Protocol’ü Stripe ile beraber geliştiren OpenAI, ödeme adımında Stripe kullanıyor, Stripe bu noktada adına ‘Shared Payment Tokens’ dediği agent’lar için özel bir API da yayınladı.
Ben tam da e-bülteni zamanlayacakken duyuruyu yapan OpenAI, Google’ın protokol seviyesinde kalan AP2’sundan çok daha önemli bir adım atmış oldu. Ve şaşırmadığım, hatta daha önce sizlerle paylaştığım bir vizyondu ama insan görünce heyecanlanıyor haliyle. :) Bu özellik Türkiye’ye geldiğine hem hazır olan PF’ler hem de AI agent’larla kolayca anlaşabilen e-ticaret platformları önemli bir fark yaratacaklar.
Oracle’ın TikTok ve OpenAI anlaşması
OpenAI ile 5 seneye yayılan donanım anlaşması sonrası hisseleri tavan yapan Oracle, aslında bundan da önemli bir dönemden geçiyor. Daha doğrusu şirket olmasa da artık 81 yaşına giren sahibi Larry Ellison ve oğlu David Ellison.
Ama biz önce OpenAI anlaşmasıyla başlayalım… Teknik olarak 2027 yılında başlayarak 5 yıl boyunca Oracle, OpenAI’a $300b değerinde computing sunacak. OpenAI’ın 4,5 gigawatt olan ihtiyacını karşılamak için Oracle’ın birden fazla eyalette veri merkezi kurması gerekecek. Oracle’ın zaten elinde atıl bir kapasite vardı, ama Stargate’in bir nevi devamı gibi duran bu anlaşma için daha da fazlası gerekecek. Bu atıl kapasiteyi ve AI yarışında geride kaldığını düşünecek olursak Oracle için güzel bir anlaşma, OpenAI ise zaten 2029’da $115b ‘yakmayı’ planladığını açıklamıştı; çok muhtemel, kapasite ve fiyatlama olarak onlar da karlı bir işlem yaptılar.
Bu arada OpenAI, kısa bir süre önce de NVIDIA ile stratejik bir anlaşma yapmış ve bu sefer de 10 gigawatt’lık bir söz almıştı. Ki bu anlaşmada OpenAI’ın NVIDIA’ya şirketin hissesini verdiğini gördük, yani hisse karşılığı çip, daha doğrusu elektrik?!
Bilmiyorum siz de dikkat ettiniz mi ama anlaşmalarda veri merkezi kapasitesi direkt olarak güç tüketimi ile ölçülüyor. Veri merkezlerini OpenAI kuruyor, ama içerisindeki çipler NVIDIA’nın, hatta henüz piyasada olmayan bir model. Bu anlaşmanın boyutu ise 100 milyar dolar.
Şimdi gelelim daha büyük meseleye… Larry Ellison 81 yaşına girmişken oğlu David için ülkenin en büyük medya imparatorluklarından birini hazırlıyor gibi.
Halihazırda Skydance Media’yı elinde bulunduran aile kısa sürede tamamlanması için uğraştıkları yeni anlaşmalar sonrası şu isimleri bünyesine katmış olacak: Discovery, DC Comics, CNN, HBO, CBS News, 60 Minutes ve TikTok. Çok muhtemelen duyduğunuz gibi TikTok’un ABD operasyonu, aralarında Oracle’ın da bulunduğu bir gruba geçmek için artık gün sayıyor. Anlaşmanın 40 milyar dolar gibi bir fiyata biteceği resmi olarak değil açıklanmasa da teknoloji basınında sıkça geçiyor.
Çin’de olan biten
Bir önceki sayının sonunda Çin seyahatimden bahsetmiştim, dünyanın doğusuna daha önce hiç bu kadar yaklaşmamıştım, dolayısıyla gördüğüm çok şey oldu ama bunlar bir başka sayının hatta bir Soft Commitment Podcast’in konusu olsun.
Ben tam oradayken Çin, ülkesindeki şirketlerin Nvidia çiplerini kullanmasını yasakladı. Güncel gelişmelerden bağımsız Çin’in kısa süre önce yayınladığı AI Act’inin derin bir analizi burada, ilginizi çekebilir.
DeepSeek’in bir numaralı çip sağlayıcı olacağı haberlerinin ardından hisseleri son bir ay içinde 2 katına çıkan Huawei, bu yasak sonrası en önde gelen şirket konumunda. Huawei çok sayıda çipin bir arada ve verimli bir şekilde çalışabildiği cluster’larıyla ve NPU’larıyla şu an ilginin odağında duruyor.
Diğer yandan Alibaba da 3 haneli AI gelir büyümesiyle hisse değerinde %19’luk bir artış yakaladı. Alibaba ayrıca 1 trilyon parametreli bir model yayınladı: Qwen3-Max-Preview. Qwen’in son versiyonu; kodlama ve mantıkta, DeepSeek-V3.1 ve Claude Opus 4’ün üzerinde bir performans gösteriyor, ve fiyatıyla ilgi uyandırıyor.
Beğeniyle kullanmaya başladığım Huxe, bu sayıyı yayınlayana kadar OpenAI tarafından ‘öldürüldü’
Çarşamba günü sevgili Fatih Güner, Huxe’dan bahsetti ve ‘ilgini çekebilir’ diyerek benimle paylaştı. Perşembe günü denemeye başladım; ‘kişiselleştirilmiş bir haber dinleme uygulaması’ tadında, her sabah size olan biteni üstelik e-posta ve takvim verilerinize de bakıp onlarla beraber özetleyen bir uygulama olan Huxe’u ilk intiba olarak oldukça beğendim ve sizinle paylaşırım diyerek kenara not ettim. Cuma günü ise OpenAI’ın neredeyse aynı özelliği kendisinin sunmaya başlamasına denk geldim.
‘Foundation Model şirketleri sizi kill edecek mi?’ sorusundan hep bahsediyordum ya, bizzat bir örneği, kanlı canlı olarak 2 gün içinde yaşanmış oldu yani. Hemen Huxe’u telefonumdan silmedim ama kurucu ekibim ve ofisin atmosferini yaşamak isterdim.
Bu arada OpenAI’ın benzer özelliğinin ismi ChatGPT Pulse. Yalnızca Pro kullanıcılarına açılarak tanıtıldı ama illa ki zamanla genişleyecektir. ChatGPT sadece aklımıza bir şey gelince girip bakacağımız bi uygulama olmaktan çıkarak bambaşka ve çok daha büyük bir yere gitmek istiyor diyordum ya, ChatGPT Pulse hem onun hem de OpenAI içindeki uygulamalar dünyasının bir örneği konumunda. Yani;
ChatGPT pasif olmaktan çıkıp aktif iletişime başlıyor,
ChatGPT ‘bu bahaneyle’ bir sürü uygulamamızı platforma ‘bağlamamıza’ sebep buluyor,
Ve tabii sabah güne başlarken ziyaret adilen mecra olmak, adaptasyonda önemli bir alışkanlık eşiği.
Financial Times %30, Daily Mail %89 oranında Google Search’ten gelen trafiğini kaybetmiş
Google’ın AI Overviews özelliğini tüm dünyada yaygınlaştırmasının ardından, yani sadece birkaç ay içinde Financial Times’ın Google’dan gelen arama yönlendirme trafiği %25–30, Daily Mail’ın ise %89 azalmış durumda…
‘Mecra benim, ben Google’ı büyütürken bana mı sordunuz, trafiğinizi ben ayakta tutuyorken bana ne ödediniz de şimdi şikayet ediyorsunuz.’
Google direkt böyle söylemiyor belki ama buna yakın düşündüğüne de eminim…
Google ne düşünüyor bundan bağımsız olarak medyada da dönüşüm kapıda, hatta kapı çoktan ardına kadar açıldı bile. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada koca koca yayınlar, bir siyasi kutubun arkasına sığınmaya alışır hale geldi. Bu güdüme girmemek için de yollar zorlu ama net gibi duruyor. Erişim odaklı büyüme yani reklamdan çıkarak abonelik odaklı direkt ilişki modeline geçmek şart. Hemen aşağıdaki telif meselesi de pek tabii ki önemli ama medya şirketleri eğitim verisi üretmek için ne doğru kaynağa, ne de doğru iş modeline sahipler.
AI’ın kanayan yaralarından telif meselesine bir çözüm önerisi (hem de RSS’in yaratıcılarından): Real Simple Licensing (RSL)
Geçtiğimiz hafta Anthropic, tam da bu konuda açılan bir dava ile gündeme gelmiş olsa da diğer foundation model şirketlerinin de benzer suçu işlediğini tahmin etmek işten bile değil. Peki neden bahsediyorum; 500 bin adet kitabı izinsiz olarak model eğitiminde kullandığını kabul eden Anthropic, $1.5b ödemeye de razı gibi.
AI’da telif meselesi etik başlığı altındaki en derin konulardan biri. Bu konuda şu an için en öne çıkan çözümlerden birisi olan Real Simple Licensing (RSL) protokolün kurucu ortağı da geçmişte RSS teknolojisinin yaratıcılarından biri.
RSL, şimdiden Reddit, Quora ve Yahoo gibi şirketlerin desteğini almayı başardı. Telif meselesini ölçeklenebilir halde çözmeye odaklanan RSL; eğer müzik lisanslanmasına aşinaysanız, yönetişimi benzer bir yöntemle çözüyor.
Yani teknik tarafta içerikler; AI şirketlerinin anlamlandırabileceği ve robots.txt benzeri bir yapıda etiketleniyor. Ardından bir avukat ordusu da içerik kullanıldıkça bunun takibini yapıyor. Tabii bu noktada akıllara gelen ilk soru şu; AI şirketi beyan etmezse ne olacak? Erişimler log’lanıyor ve çeşitli çapraz sorgulama yöntemlerine gidiliyor, özetle bu sorunun yanıtı RSL’in de en zayıf noktası.
46 fiziksel lokasyona sahip olan Soho House kaç para eder?
Yurtdışındakileri bilmiyorum, ama Türkiye’deki Soho House örneğin son 10 yılda ciddi bir dönüşüm içinde. Yine de eviniz de yakınsa özellikle çalışma saatlerinde hiç kötü bir seçenek değil… Neyse konumuz Soho House üyeliği değildi. Bu arada Soho House’un 200 binin üzerinde üyesi, dünyadaki 46 fiziksel lokasyonu diledikleri zaman ziyaret edebiliyor.
Komünite dediğimiz olgunun öneminden neredeyse her Soft Comitment sayısında bahsediyorken; globalde bu işi çok uzun yıllardır fiziksel alanlarıyla ve lüks segment odağıyla yapan, bir kapalı üyelik grubu olan Soho House, 2.7 milyar dolara satıldı. Ashton Kutcher, şirketin yönetim kuruluna katıldı. Halka açıldıktan sonra karlılık sorunları kaynaklı borsada zor günler geçiren Soho House, tekrardan özel bir şirket haline geldi.
Kapanış…
Soft Commitment’ın 189. sayısı da burada sona erdi, sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler. Ha evet, bir link konumuz vardı değil mi, buyurun konunun mini hikayesi burada. Steve Jobs’ın ilgili cümlesinden kesit de tam olarak şurada.
Soft Commitment’ı ilgisini çekeceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla paylaşmayı da unutmayın. Beraber ve sayenizde büyüyorum/z.
14 Ekim Salı sabahında ve her zamanki saatinde, Soft Commitment #190 e-posta kutunuzda ve favori podcast uygulamanızda olacak.
Sevgiler.