Soft Commitment #192 | Dijital ürün deneyimi baştan yazılıyor, yeni medya dersleri, Sosyalizm 2.0
Zorunlu sosyalist genç nesil, A16Z'nin yeni medya playbook'u ve çıkarılacak dersler, iki örnekle dijital ürünleri tüketim şeklimizdeki değişim, Turkcell ile GCP anlaşması ve çok daha fazlası...
Soft Commitment’ın 192. sayısından herkese merhaba!
Rastlamanızın pek de kolay olmadığı konu ve içgörülerle, zihninizde daha sonra birleştirmeniz için çok sayıda nokta koymaya çalışacağım. Son on beş güne Soft Commitment bakışı atmaya hazır mısınız?
Soft Commitment Podcast 🎙️
Benim sesimle eğitilmiş bir AI modelinin, buradaki içerikleri seslendirdiği Soft Commitment Podcast’i keyifle dinleyiniz, favori mecranızda takip ediniz.
Sekiz buçuk senedir devam eden ve 8 bin 193 teknoloji sektörü çalışanının takip ettiği Soft Commitment’ı iş arkadaşlarınıza forward etmeyi ve paylaşmayı atlamayın.
Keyifli okumalar,
Soft Commitment’ın medya sponsoru olarak yer aldığı Alive: Building with AI konferansı, 18 Aralık’ta düzenleniyor. Bu satırları okuyan birine AI’ın dijital ürünler ve iş yapış şekillerimizi nasıl değiştirdiğinden bahsetmeye gerek yok diye düşünüyorum.
brick institute imzalı Alive’ı; içeriğin, konuşmacıların ve katılımcı kitlesinin ‘doluluğunu’ zaten biliyorsunuzdur. Şahsen ben, yılın ortasında düzenlenen Alive’dan bile daha heyecanlıyım 18’ine dair.
Ben de orada olacağım, siz de yerinizi zaman geçmeden ayırtın derim.
Sosyalizm 2.0
Hafta içinde very big tech’lerin teker teker çeyrek sonuçları geldi. Alphabet ilk kez $100b’lık bir çeyrek açıkladı, Amazon son 3 yıldaki en büyük bulut bilişim cirosunu kazandı, Microsoft %18 büyümeye erişti.
Feodalizmin teknoloji soslu halini yaşarken; teknoloji dünyası sosyalizme nereden ve nasıl bakıyor sizce?
Yine bu hafta içinde, Peter Thiel’ın Ocak 2020’de Meta’nın Zuck’ı ve A16Z’nin A’sı Andreessen’e attığı bir e-postaya denk geldim. Kısaca Thiel şunu diyor; öğrenciler büyük bir borç ve ev almayı göze alamadıkları bir dönemde, uzun dönemde borçlu kalacaklar gibi duruyor. Bu da onları; kapitalist sistemden pay alamadan, yalnızca bu sistemin karşıt görüşünde tutacak.
Peter Thiel’ın konuya dair çok daha güncel ve uzun olan röportajı da, ‘Kapitalizm genç nesil için çalışmıyor’ başlığıyla burada.
Evet, en çok da bu ortamın baş mimarlarından ve en büyük fayda sağlayıcılarından biri olan teknoloji sektörünün derdi olan, kocaman bir fact var karşımızda.
Kendisinden bir önceki nesil bambaşka bir ortamda büyümüşken bugünün genç bireyleri ise;
büyük oranda borçlu (bu maddeyi lokalize etmek zor, ABD’deki student debt kavramına bir atıf var aslında),
kısa, orta ve hatta uzun vadede mal varlığı edinmesinin çok güç olduğunun bilincinde,
büyük oranda üniversiteye gidiyor gitmesine, ama tam da ne işe yarayacağını bilmediği bir eğitim alıyor, geleceğe dair kaygılı,
öyle ki mezun olduğunda belki iş tecrübesi kazanmak için para almayıp üstüne para ödeyecek.
Yani kısaca nesiller arası sözleşme koptu, şanslı olan gençler belki farkında bile değiller ama ‘miras bekler’ haldeler. Kültürel dönüşümler büyük oranda ekonomiye bağlıyken, ‘zorunlu sosyalist’ bu neslin bakalım nasıl kültürel etkileri olacak?
Son olarak; aşağıda bulacağınız Plaid raporundan biraz daha yukarıdaki maddeleri ABD özelinde sayılara dökelim; insanların %68’i ekonomiden endişeli, %76’sı ise maaşının eskisi kadar yetmediğini düşünüyor ve %68’i de iş bulmada tedirgin.
A16Z gözünden ‘Yeni Medya’ ve alınacak dersler
Bu e-bültende en az 2 kere A16Z’nin medya stratejisinden bahsetmişimdir. 4-5 yıl önce websitesine girdiğinizde bir VC’nin değil de, sanki bir teknoloji haber bloguna girmişsiniz hissi yaratmaya başlayan, her mecrada içeriklerine ağırlık veren A16Z; şimdi de uzun bir yazıyla medyayı nasıl gördüğünü ve nasıl bir playbook işlettiğini paylaşmış: ‘What is New Media?’.
Bu yazının Soft Commitment özeti aşağıdaki gibi, ayrı ayrı bakınca hiçbir madde ne yeni ne de düşünmesi zor konular. Ama bu resmi bir arada görüp, daha da önemlisi ciddi bir yatırımla yıllardır execute etmek saygıyı hak ediyor.
Aslında tam olarak şu; daha önce de yazdığım gibi: “Every startup is a media company. Every founder is an influencer.”
Dolayısıyla bu yazıdan herkesin çıkaracağı dersler var.
Peki A16Z kısaca ne diyor?
Sadece içerik üretmek değil; bu içerikleri tüketenlerle doğrudan ilişki kurmak, dağıtım kanallarını keşfetmek ve topluluk odaklı yaklaşım en kritik konular.
Ki geleneksel medya da yaşadığı dönüşümle bağımsız gazetecilere -her geçen gün daha da artarak- ciddi miktarda pay kaybediyor ve bağımsız gazeteciler de dağıtım kanallarını kendileri yaratmak ‘zorunda kalıyor’.
Söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama gelir modellerinde reklam, etkisini her geçen gün daha da kaybediyor.
Bu da en çok haber ve içgörüleri; artık A16Z ‘nin bizzat gibi, kendine has ‘mesaj kaygısı’ güden mecralardan almamıza neden oluyor.
Çoklu mecra yayılımı ve şirket içinde bu işe dedike bir takım olmazsa olmaz. Bu efor kesinlikle büyük öncelik verilmeden başarı getirmiyor.
İşin ‘pis’ tarafı; bu eforda hem gazetecilik kasları ve geleneksel öğrenimler gerekli hem de yenilikçi yaklaşımlar ve teknoloji bilgisi. Yani başarıya götürecek bir takımı kurması pek de kolay değil. Örneğin başlık seçimi haberin yarısıdır, A16Z de bunu söylüyor, ve başlık atmak da, yıllarla anca oluşan bir pratikle geliyor.
Belki biraz satır arasına gizliydi ama; A16Z’nin portfolyo şirketlerinin lansman günlerinde yarattıkları ‘win the internet for a day’ etkisi için grup chat’lerini ön plana çıkarması fazlasıyla dikkate değerdi.
Eski günlerdeki gibi globalde techcrunch.com ya da Türkiye’de webrazzi.com’u günde birden çok kez ziyaret etmiyoruz. İçeriğe maruz kalma şeklimiz de dev bir dönüşüm içinde. Bir yatırım ya da önemli bir lansman haberini (hemen bir örnek de vereyim gündemden; Uber’in TR hamlesi ya da Turkcell ve GCP’nin işbirliği) ilk kez nerede gördünüz mesela? Bu noktada sosyal medya tek başına değil, en az onun kadar grup chat’leri de önemli bir hale geldi. Yani WhatsApp, Slack, Telegram ya da sosyal medya platformlarının DM kutuları. Artık detaylı bir dağıtım stratejisi düşünüyorken bunları gözardı etmek imkansız. A16Z de bu grupları önden kurmak, buralarda aktif olmak, buraların ‘sahiplerine’ yakın olmak gerektiğini söylüyor.
Şimdi beğendiğim, ve üretken yapay zeka ile beraber orta vadede hayatımıza gireceğini düşündüğüm bir kategoriden iki ürünü sizinle paylaşacağım. Dijital ürünler, bu ürünleri tüketim şeklimiz büyük bir değişime hazırlanıyor. Wabi ve Tweeks, bu değişimi hayal etmek adına da incelemeye değerler.
Wabi: Mini uygulamalar platformu
Wabi, ‘there’s an app for that’ devrini kapatarak, ‘there’s an app for you’ devrini açıyor.
Bir sosyal platform olarak; basit prompt’larla uçtan uca mini uygulamalar ortaya çıkarmanıza yarayan Wabi, bu uygulamaların başkaları tarafından da kullanılmasını sağlıyor. Yani ‘YouTube gibi, ama video değil de uygulama’ gibi.
Hafta içinde $20m yatırım açıklayan Wabi’nin websitesi de oldukça başarılı ve aynı zamanda açıklayıcı: wabi.ai.
Wabi henüz kapalı betada, ama buradaki videoda kullandıkları mini-app örnekleri gerçekten heyecan verici. Sadece fikren değil, gündelik hayatta kullanılabilecek bir platform izlenimini de fazlasıyla veriyor.
Apple’ın sessiz ve derinden gelen Mini Apps Partner Program’ı
Diğer yandan Apple da ‘Mini Apps Partner Program’ adında pek konuşulmayan ama bir hayli önemli bir yenilik getirdi.
Düşük komisyon oranı ve HTML5 desteklemesi bir yana; dünyanın doğu tarafında bir hayli yaygın olan super-app’lerimn batı da yaygınlaşabilmesinin önünü açan bu program kabaca şöyle işliyor; örneğin büyük bir fitness uygulaması dağıtım kanalı haline gelerek küçük geliştiriciler için bir ‘host app’ oluyor, onayladığı mini-app’ler kullanıcılarıyla buluşabiliyor. Tabii ki Apple gibi host app de mini-app’in gelirinden bir pay alıyor.
Tweeks: Prompt yazarak kendi internetinizi tasarlayın
Özünde tarayıcı eklentisi olan Tweeks, ziyaret ettiğiniz herhangi bir websitesini dilediğiniz şekilde özelleştirmenize yarıyor: filtrelemeler, yeni fonksiyonlar ve arayüz değişimleri gibi…
Mesela LinkedIn gibi sosyal platformlara girdiğinizde sadece feed’inizi görmek ya da Google, Twitter gibi native-ad sunan platformlarda bu reklamları gizlemek gibi. Tweeks ayrıca tasarımda da değişiklikler yapabiliyor ya da bilgi hiyerarşisinde size özel güncellemelere olanak tanıyor. Ve tüm bunları, websitesine özel prompt yazarak yapıyorsunuz.
Tweeks’in reklam gizleme gibi özelliklerini bir kenara koyarsak; zamanla tüm dijital ürünlerin böyle bir dönüşüme gideceğine inanıyorum. Her biri size özel bir arayüze ve daha da önemlisi yine size özel, mini-app gibi fonksiyonlara sahip olacak. Ve evet, bunları da prompt yazarak yapacağız... O gün gelene kadar, Tweeks güzel bir çözüm, ama bir YC şirketi olarak baktığımda satın alınabilir değil (teknolojisi basit, ki kullanım büyürse o zaman veri değerli olur), daha çok bir life-time-business gibi duruyor, o da ayrı bi konu...
Meta’nın %10’a varan ‘scam’ geliri, Vine’ın geri dönüşü, Replit kurucusunun tavsiyeleri ve YC’li bir ‘sivri sinek girişimi’
Kısa kısa gözüme takılanlara geldi sıra…
Amjad Masad ismini daha önce hiç duydunuz mu? Kendisi Replit’in kurucusu. Aynı zamanda geçmişinde büyük bir hastalık atlatmış, Vadi’de alışılagelmişin dışındaki çıkışlarıyla tanınan birisi. Kesinlikle özel olarak takibi hak ediyor. Bu vesileyle kendi blogunda kaleme aldığı ‘How to Keep Winning’ başlıklı yazısını da buraya bırakıyorum (ilk madde; ölme).
Meta, 2024 gelirinin yaklaşık %10’unu yani 16 milyar doları yasa dışı reklamlar yoluyla elde etmiş. Hemen başka bir açıdan bakalım; Meta her gün 15 milyar adet ‘scam’ reklam göstermiş. Biraz derine inersek Meta, UK’de rakiplerinden 2 kat fazla scam reklama ev sahipliği yapmış, toplam dolandırıcılık vakalarının %54’ü Meta reklamları yoluyla insanlara ulaşmış. Böylesine bir devin evet fena bir problem değil ama bu problemi çözemiyor oluşu biraz garip değil mi? Scam reklamları yakalayan ekibin ciro düşüşü limitiyle çalışması ve riskli reklamların daha çok para ödeyerek yayında kalabilmeleri de cabası…
Vine geri dönüyor! Bir dönemin efsane sosyal medyası, TikTok’un, reels’ın ve dikey videoların atası olan uygulama 2016’da kapanmıştı. Uzun hikaye, içerik olarak Vine’ın neredeyse tamamı Jack Dorsey’nin desteklediği diVine’da yer alacak. AI ile içerik yüklemenin önüne geçecek olan diVine, benim en çok yeni ve açık internetin, merkeziyetsiz yapay zekanın savunucusu Jack Dorsey’nin bu uygulamada ne gibi farklı yaklaşımları hayatımıza kazandıracağıyla ilgimi çekiyor.
‘Vibe Coding’ kelimesi, Collins Dictionary tarafından 2025 yılının kelimesi seçildi, güzel seçim. :) Bilmeyenler için vibe coding’i 2025 Şubat’ında ortaya atan ilk isim ise OpenAI kurucu ortaklarından olan Andrej Karpathy.
Y Combinator, mikro drone’larla sivri sinek avlama girişimini (Tornyol) son dönemine dahil etmiş. Tornyol, 40 gram ağırlığındaki drone’laruyla herhangi bir kimyasal kullanmadan açık ve kapalı alanlarda sivri sinekleri öldürebiliyor. Güzide yazlık beldelerimiz, yüksek sesle (çat-pat!) haşerat öldüren, evet şu mor ışıklı olanlardan bahsediyorum, elektronik cihazlardan vazgeçer mi, bir başka dönüşüm sorusu.
Fintech dediğimde ülkemizde bambaşka bir gündem ve bir adeta ‘resetleme’ dönemi akla geliyor ama dünyada durum başka. Fintech ile finansal kurumlar arasında bir API köprüsü kuran Plaid, ‘The Fintech Effect 2025’ isimli raporu hafta içinde yayımladı. Rapor gerçekten güzel, öne çıkan mesajlar ise şöyle;
From tool to co-pilot
Trust meets speed
Payments, reimagined
Open banking as table stakes
AI’s tipping point
Turkcell, Google Cloud’u Türkiye’ye getirdi ve üç tane veri merkezi kuracağını açıkladı
Turkcell, Google Cloud ile gittiği işbirliği sonucunda Türkiye’de bir milyar dolar yatırımla üç tane son teknoloji veri merkezi kuruyor ve Google Cloud Platform’un hyperscale teknolojisini ülkemize getiriyor.
Anlaşmada kanımca en dikkat çekici nokta, Turkcell’in GCP’nin son teknolojisini, yurtdışındaki veri merkezlerinin ve imkanların aynısını Türkiye’ye getiriyor oluşu.
Bu arada şunun da altını çizmek gerekiyor; ‘artık veri egemenliği dolayısıyla (ki haksız bir endişe olarak görmüyor-d-um) buluta taşınamayan bankalar, kamu kurumları ve diğer regülasyona dokunan (örneğin sağlık) tüm işler son teknoloji bulut teknolojilerine erişim sağlayabilecek’ tam olarak doğru değil. Bankacılık gibi çoğu regülasyon herhangi bir ‘public cloud’ üzerinde çalışmayı da yasaklıyor. Bu noktada Turkcell ve GCP’nin, adına ‘finansal bulut’ diyelim, bazı ek ‘önlemler’ alması ya da geliştirmeler yapması da gerekiyor. Bu adımlar atılırsa bankalar onca yatırımla kurdukları veri merkezlerini kapatmazlar belki; ama yeni ürün ve genişlemelerini pekala buradan yapabilirler.
Son olarak; Huawei de benzer standartlarda bir teknolojiyle Türkiye’de yaklaşık üç yıldır bulut altyapısını kullanıma sunuyordu. Lakin Google’ın gelişi ve Turkcell ile gelişi neresinden bakarsak pozitif bir gelişme.
En yeni AI donanımı girişimi: Sandbar
2024’de kendileri her türlü fiyaskoyla anılsa da AI donanımları beni hala bir hayli heyecanlandırıyor. Meta’nın gözlükleri şu an piyasadaki en başarılı örnek olarak duruyorken eski Meta çalışanlarının kurucusu olduğu Sandbar, Stream Ring adını verdiği yüzükle pazara giriş yaptı.
2026 yazında gönderimine başlanacak olan yüzükler ön-satışta $249’lık etikete sahip. Stream Ring; konuşmalarınızdan notlar alıyor, size anında yanıt verebiliyor. Elinizi kaldırıp mikrafon gibi tuttuğunuzda dinleme moduna geçen bu akıllı yüzük, sizinle kulaklığınız aracılığıyla iletişime geçiyor. Ayrıca bir de uygulaması var.
Arkada hangi modeli kullanıyorlar, arasam da bulamadım. Tanıtım videosu ise wow dedirtmiyor, modelden bağımsız. Gerçi Humane ya da rabbit gibi yüksek perdeden giriş yerine daha ‘küçük’ ama çalışan bir ürünle çıkmalarını tercih ederim zaten.
Sandbar’ın bu haliyle çok sayıda rakibi var, kablosuz kulaklıkların bu yeteneği de kazanması zor değil; ayrışma noktaları ekibin gerçekten bu konuda uzman olması. Ekip dışında Sandbar’da beni heyecanlandıran bir şey olmadı diyebilirim.
Bakalım; OpenAI, Jony Ive’ın başında olduğu insiyatifiyle ortaya ne çıkaracak? Ben hala OpenAI’ın üzerine çalışmadığı kesin gibi olsa da kulaklıkların da dönüşümünü bekliyorum.
Kapanış…
Ve 192. sayı da böylece geride kaldı.
Fikir ve önerilerinizi iletmek ya da sadece selam vermek adına bana ulaşmak için okuyor olduğunuz bu e-postaya yanıt vermek en iyi seçenek.
Sonraki sayıya kadar bir ayı daha devireceğiz. 2 Aralık Salı günü, saat 09:00’da, favori podcast uygulamanızda ve e-posta kutunuzdayım.
Sizin, ve sayıları 9 bine yaklaşan teknoloji sektörü çalışanının…
Soft Commitment’ı ilgisini çekeceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla paylaşmayı da lütfen unutmayın. Beraber ve sayenizde büyüyorum/z.
Sevgiler.




"Yani kısaca nesiller arası sözleşme koptu, şanslı olan gençler belki farkında bile değiller ama ‘miras bekler’ haldeler. Kültürel dönüşümler büyük oranda ekonomiye bağlıyken, ‘zorunlu sosyalist’ bu neslin bakalım nasıl kültürel etkileri olacak?" Acı bir gerçeği yakalamışsın. Uzunca düşünmek gerekiyor.